Nankör adamı hiç sevmem. Satılmış adamı da öyle. Hele bu iki özelliği birlikte taşıyorsa bir insan dünyadaki en nefret edilesi kişi oluverir benim nazarımda. Şimdi bu iki özelliği birlikte taşıyan bir adamdan, sözde bir spor yazarından bahsedeceğim. Her ne kadar isim vermeyecek olsam da "şıp" diye bulacağınızdan da adım gibi eminim.
Söz konusu şahıs yıllar önce Fenerbahçe'de futbolcuydu. Başarısız bir performans ortaya koyunca Fenerbahçe tarafından tek söz dahi söylenmeden kapı dışarı edildi. Deyimi yerinde kullanmak gerekirse kıçına tekme basıldı afedersiniz. Sonra ne oldu peki? Galatasaray sahip çıktı bu adama ve sarı kırmızılı formayı giymesi istendi. Bundan iyisi şamda kayısı mantığıyla hemen atladı bizim Fenerbahçe'den kovulan futbolcu. Galatasaray'daki performansı da Fenerbahçe'dekinden farklı olmasa da en azından adam yerine koyuluyordu Florya'da.
Yıllar geçti ve bu adam futbolu bıraktı. Her ne kadar kendine 'Kral' dese de futbolculuğunu pek hatırlayan yoktur herhalde. Kendisine yeni bir ekmek kapısı bulması gerekiyor olmalıydı ki spor yazarlığını seçti. Türkiye'de bundan kolay meslek yoktur zaten. Spor medyasının çok büyük bir bölümünün Fenerbahçeli olduğunu ele alırsak sadece Galatasaray'ı karalamaya yönelik yazılar yazmanız yeterli olacaktır bunun için. Yoksa o yazıların yayınlandığı sütunlar kesilip harika bir şekilde tuvalet kağıdı olarak kullanılabilir vesselam. Neyse, sapmayalım konudan. Ne demiştik, hah, dediğim gibi kolaydır bu meslek.
Anlattığım gazeteci yukarıda da belirttiğim üzere kolay yolu seçti. Fenerbahçe egemenliği altındaki bir gazetede yazmaya başladı. Yazısını kaleme aldığı günler kendi takımını anlatmaktan çok Galatasaray'a bel altından vurmayı kendine ilk edindi. Tek amacı bir zamanlar kendisini kapı dışarı eden kulübün taraftarları tarafından poh pohlanmak ve kendisine kucak açan takımın taraftarlarını kızdırmaktı, ötesi yoktu yani. Kendisi hâlâ bu politikayı sürdürmekte, köşesinde aslan kesilmekte ancak kendisine mail yoluyla ulaşan Galatasaray taraftarlarına cevap verebilecek cesareti kendisinde bulamamaktadır. İnsanın "Ne ödlekmişsin sen" diyesigeliyor.
Dün Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde Inter'e konuk oldu. Gruptan çıkmayı garantileyebilme ihtimali vardı maç öncesinde. Aynı günün sabahı çıkan gazetede bu gazeteci kaleme aldığı yazısında Fenerbahçe'nin gruptan çıkmayı bu maçta garantilemesi halinde son maçlara kalmadan gruptan çıkmayı garantileyen ilk Türk takımı olacağını yazmış. Bu yazıyı yazma sebebimdir bu sözleri. Uzun uzun anlatmayacağım Galatasaray'ın yaptığını. Sadece 2001 yılına bir göz atmasını isterdim muhattap olsam. Hayır hafızanız zayıf, bunu biliyorum da en azından araştırmacı yönünüzü kullansaydınız. Hani gazetecisiniz ya...
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
3 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder