28 Temmuz 2008 Pazartesi

Fernando Meira Galatasaray'da

2002 yılı... Mehmet Cansun başkanlığı Özhan Canaydın'a devretmiş. Canaydın'ın vaatleri taraftarın yüzünü güldürüyor. Nasıl güldürmesin ki? Bir anda önümüzdeki 10 yılda en az 7 defa şampiyon olacağımızı, yine bu süre içerisinde 3 defa Avrupa'da final oynayacağımızı, Yeni Ali Sami Yen Projesi'ne en kısa sürede başlanacağını ve her sene 3 yabancı yıldızın takıma kazandırılacağını duymuştu taraftar.
Canaydın'ın başkanlık süresi sadece 6 sene sürdü. Bu sürenin yarısından fazlası taraftarın kendisine cephe almasıyla geçti. En nihayetinde dayanamadı ve son seçimde aday olmadı.
2008 Mart ayındaki Seçimli Genel Kurul'da Adnan Polat kulüp tarihinde alınmış en yüksek oyla Galatasaray'ın yeni başkanı olduğunda pek çoklarının umutları tazelendi. Birçok Galatasaraylı'nın gönlündeki başkan artık cismen de başkandı. Yine de taraftar takım içindeki değişimin bu denli hızlı olacağını tahmin etmiyordu.
Önce Adnan Polat ve kurmayları önderliğinde camiadaki küskünlükler son buldu, birlik perçinlendi. Bu çok önemliydi mesela. Ligin kaderini belirleyen Galatasaray - Fenerbahçe maçı öncesinde kulüp tarihinde başkanlık yapmış ve şu anda hayatta olan tüm isimler şeref tribününde yan yana maçı izlerken, onlarında yanında yer alan bir tane bile Fenerbahçeli yönetici göremeyenler zaferin kimin olacağını isimleri gibi biliyorlardı. Akabinde şampiyonluk Galatasaray devrimini hazırlayan yeni yönetimin oldu ve Galatasaray tüm zorluklara rağmen hedefine ulaştı. Kasımları birilerinin ellerinde kalırken, mayısları muhteşem döndü Galatasaray'ın.
Yeni sezon öncesinde en büyük hedefin Avrupa'da özlenen günlere dönmek olduğunu bilen yönetim takıma kazandırdığı isimler ile Canaydın'ın 6 senede yapamadığını 1 ay içerisinde yapmış oldu. Yıllardır adeta sırtına yapışmış bir yafta gibi sezona şampiyonluğun en büyük adayı olarak başlayamayan Galatasaray, 2008/2009 sezonu öncesinde birçok otorite tarafından şampiyonluğun en büyük adayı olarak gösterilmeye başladı. Yıldızı parlayan isimler takımda tutuldu ve üstüne Harry Kewell gibi kalitesi tartışılmaz bir isim transfer edildi. Song gibi bir kaybın yeri ise Pepe'nin sürpriz çıkışından önce Portekiz Milli Takımı'nın değişilmez stoperi olan Fernando Meira ile dolduruldu. Meira'yı bilen bilir. Şu takımda şu kadar oynadı, şu kadar gol attı gibi istatistiklere yer yok bu yazıda. Söylenecek olan şey Galatasaray'da da gerçek Meira'yı oynayabilirse takımın yıllardır Avrupa maçlarında yediği abuk subuk gollere ilaç olacağı ve bu açıdan maruz kaldığımız makus talihimizin yerle yeksan olacağıdır. Değişime hoşgeldin Meira!

Hiç yorum yok: