Galatasarayımız UEFA Kupası'nda adını 3.tura yazdırdı. Durun bi' dakika ya, bu cümlede bir yanlışlık var. Doğrusu; "Bordeaux, Galatasaray'ın adını UEFA Kupası'nda 3.tura yazdırdı" olmalıydı. Evet, böylesi daha doğru olur.
Öncelikle bu maç yazısı neden bu kadar geç oldu, onun açıklamasını yapmak gerek. Efendim, sinirli olduğumdan ötürü değil, aştım ben o işi geride bıraktığımız 3 günde. Biz de insanız değil mi, bayram girdi araya böyle oldu.
Bilindiği üzere Galatasarayımız perşembe gecesi UEFA Kupası'nda kaderini tayin edecek Austria Wien maçına çıkacaktı. Mutlaka kazanamamız gerekiyordu ama bu bile yetmeyecekti bize. Bordeaux'nun da Panionios deplasmanından puan alması gerekiyordu. Yalnız maçtan bir gün evvel Fransız temsilcisinin Yunanistan'a 15 kişilik genç bir kadro ile gitmesi içimize kurt düşürmedi değil. Fransızların yaptığı hangi etik kurala uyuyordu tartışılır.
Her iki maç aynı anda başladı. Panionios kazandığı takdirde bir üst tura çıkacağının bilinciyle ilk 20 dakika içinde bulduğu iki golle 2-0 öne geçti. Her şey o anda bitmişti sanki. Bu arada Ali Sami Yen'de oynanan bizim maçta ise 5000 seyirci "Goooll" diye haykıramamıştı henüz! Morali bozulan Galatasaraylı futbolcular artık kazanmalarının bile bir işe yaramayacağını anlamış gibiydiler. İnsan kendi işini kendi görmeli tabii. Sonra Bordeaux Yunanistan'da 36.dakikada kaleye çektiği ilk şutta golü buldu ve soyunma odasına 2-1 geride gitti. Ali Sami Yen'deki 15 dakikalık bekleyişe de yine golsüz girildi. Taraftarın siniri bozuluyordu.
Derken ikinci yarılar başladı. Kendi takımının bir halt edemeyeceğini anlayan taraftar artık Yunanistan'daki maçla ilgilenmeye başladı. Bordeaux tüm dedikoduları söndürürcesine bir gol daha attı Panionios'a ve skora dengeyi getirdi. İşte o anda Ali Sami Yen tribünleri ilk defa "Gooll" sesi ile inledi. Kendi takımının golü için değildi bu haykırış. Maçların son 10 dakikasına girildiğinde Bordeaux inanılmazı yaptı ve adeta "Siz ne kadar istemeseniz de Avrupa Galatasaraysız olmaz, bizden size armağan olsun bu gol" dercesine üçüncüyü gönderdi Yunan takımının ağlarına. Sevinsek mi üzülsek mi bilemiyorduk ama o anki skorlar takımımızın UEFA Kupası'nda 3.tura yükselmesine yetiyordu. Yazının başında mutlaka kazanmamız lâzım demiştim galiba, demek ki değilmiş. Maçlar bu skorlarla bitti ve Panionios ile aynı puana sahip olmamıza rağmen averajımız daha iyi olduğu için grup üçüncüsü olarak bir üst tura çıktık.
Maçtan sonra kimi Galatasaraylı bayrama erken bir adım atarken, kimileri garip düşünceler denizinde yüzüyordu. Ve futbolcular tabii ki... Bu yazının başlığı "Galatasaray: 1 - Austria Wien: 0" bile olamadıysa bunun sorumlusu sizlersiniz. Elalemin şeyi ile gerdeğe de soktunuz ya bizi, helal olsun ne diyeyim! O değil de maçtan sonraki halinizi merak ettim şimdi. Acaba sevinip turu kutladınız mı? Çünkü sevinmek değil başlarınızı ellerinizin arasına alıp düşünmek hakkınızdı.
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
7 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder