19 Aralık 2007 Çarşamba

Kral Hapse, Tacı Sahte Krala

Galatasaray stadyumunun temeli atıldı diye sevinçten taraftara sırtında Metin Oktay yazan 20 bin forması dağıtılmış. Çok sevindirici, keşke bir tane de benim olsaydı. Bir televizyon kanalında Can Bartu da bu sevince ortak oldu, bu jesti akıl edenleri kutladı. Metin Oktay'ı anarken gözleri doldu, sesi titredi. Bartu ki mağrurdur, kendinden başkasını beğenmez ama Metin Oktay hariç.
Geçenlerde onu böyle "hariç" kılan, onu böyle efsanelere karan bir göstergeye daha rastladım. Meğer Metin Oktay "sekiz gün eksik askerlik yaptığı" gerekçesiyle 45 gün hapsedilmiş. Efsane topçu İzmir'de İkici Lig Gol Kralı olduğu 1955'te beş yıllığına bir Chevrolet otomobil karşılığında Galatasaray'a transfer olmuştu. 1959'da ise Fenerbahçe ağlarını "yırtan" golünü atmıştı.
Askerdeyken özel izinlerle maçlara çıkıyordu. Ancak maçta olduğu gün askerliğine sayılmıyordu. Yani maç için izin aldığı gün askerliğine ilave ediliyordu. Böyle sekiz izin kullandı, sonra da terhis olup askerliğini tamamladı. 1960'da Metin Oktay bu sekiz gün için aranmaya başlandı. Bunu ilk haber alan gazeteci Halit Çapın olmuştu. 14 Eylül 1960'da Milliyet gazetesi birinci sayfadan haberi şöyle duyurdu: "Polis ve savcının aradığı 40 bin kişi tarafından alkışlanıyor, golleri atıyor ama bir türlü yakalanamıyor. Oysa asker kaçağı Metin Oktay, bugün sahaya çıkıyor." Bu haber üzerine Metin Oktay ertesi gün maça çıkamadı, tutuklanıp cezaevine kondu.
Toptaşı ve Paşakapı cezaevlerinde 45 gün yatan Metin Oktay, daha sonra sekiz günlük askerlik borcunu ödemek üzere İzmir'deki birliğine teslim edildi.
Onun Toptaşı günlerini Memet Fuat "Tribünden Palavra Anılar" adlı kitabında şöyle anlatır: "Bir haber dolaştı: Metin Oktay Toptaşı Cezaevi'ndeymiş. Hep birlikte onu ziyarete gidecekmişiz. Araba vapuru iskeleye yanaşınca, bağrış çağrış çıkıp çarşının içinde Ahmediye'ye doğru başladık yürümeye başladık, bayağı bir gösteri yürüyüşü. Bu kez pencerelerden sarkıyor insanlar. Onların ilgilendiğini görünce, büsbütün şımarıp inletiyoruz ortalığı: Metin! Metin! Toptaşı'na ulaştığımızda sokaklara zor sığıyoruz. Bu nasıl bir sevgi!"
Metin Oktay'ın ne zaman adı geçse Bartu gibi benim de gönlümün bam teli sızlar. Bu nedensiz değil. Ona ömrünün son günlerinde çok ayıplar edildi. Ama o nasıl sekiz günlük askerlik borcunu gıkını çıkarmadan 45 gün ceza yatarak ödemişse, bu saldırılar karşısında da vakur ve tenezzülsüz tavrını sürdürmeyi bilmişti.
Onun asaletine iki örnek daha vereyim: 1968-69 sezonunda 17 golle krallık tacına Göztepeli Fevzi Zemzem de ortaktı. Ancak Fevzi, centilmenliğin hasını göstererek, tacı Metin Oktay'a bırakmıştı. Kral bu tacı, bir sezonda 38 gol atarak çoktan hak etmişti. Yıllar sonra Tanju Çolak bu rekoru, Yusuf'un altı pas içinde, kendi atacakken ikram ettiği, düpedüz 'şike' bir golle kırdı.
Maalesef bu konuda basından mânâlı tek tepki, "Metin olsaydı o golü atmazdı" diyen Rauf Tamer'den gelmişti. O sıralar TRT'de çalışan Ali Kırca ise, hemen bir taç devir-teslim töreni düzenleyerek, Kralı tacıyla birlikte Ankara'da canlı yayına davet etmişti. Kral, güya yeni krala tacını devredecekti. Metin Oktay, bu rolü içine sindiremedi ama kibarlık icabı geri de çeviremedi. Kendi gitmeyip tacı kargoyla Ankara'ya yolladı. Ali Kırca'nın bu reyting işgüzarlığı yüzünden Kralın tacı sahte kralın elinde kaldı.
Metin Oktay'a yapılan bir başka ayıpsa, Galatasaray'ın Florya tesislerine dikilen güya heykelidir: Kral elinde bir topla öyle hazır-ol'da, ruhsuz bir ifadeyle kazık gibi dikiliyor. Ayrıca küçücük. Oysa öyle mi olmalıydı! Taraftarın gönlünde, onun havada süzülerek çaktığı meşhur volesinin heykeli var. Fondaysa "yırtılmış fileler"...


Ümit BAYAZOĞLU
KAYNAK: http://www.ntvspor.net/pages/18147.ASP

Hiç yorum yok: