Ayrıntılarını çok fazla okumadım. Ancak okuduklarım da yetti bana. Galatasaray'ın 2009/2010 sezonundan itibaren ana sponsoru Türk Telekom. Sözleşmenin geniş çaplı olduğu yazıldı çizildi ve biz de okuduk. Bir sonraki sezondan itibaren 5 yıl boyunca Galatasaray formasının göğsünde Türk Telekom yazısı yer kaplayacak. Yine, 2009'un Kasım ayında tamamlanması beklenen Aslantepe'deki yeni stadyumumuza da 10 yıl süre ile yeni ana sponsorumuzun ismi verilecek. Kurucumuz Ali Sami Yen ile özdeşleşmiş ve yıllarımızı verdiğimiz stadyumumuz 10 yıllığına başka bir isim taşıyacak, sonrası Allah kerim.
Yapılan sözleşme gereği Galatasaray'ın bu işbirliğinden 100 milyon EURO dolaylarında kazanacağı söyleniyor. İyi, hoş. Gayet ciddiyim. Adnan Polat ve ekibi göreve geldiğinden beri ifa ettiği başarılı işlerine bir yenisini ve hatta en önemlisini ekledi diyebilirim. Ekonomik anlamda rakiplerinin gerisinde kalan takımımız için son derece isabetli bir karar. Zaten günümüzün endüstrileşen futbol dünyasında zirvede kalan takımların kendilerine çizdikleri rota hep bu yönde. Her şey iyi güzel de, hemen Fenerbahçe taraftarları atıp tutmaya başladılar. Aksini yapmaları kıyamet âlâmeti... Başvurduğumuz yolu komik gösterme geyreti içerisinde hepsi. Çıksak çıksak bu şekilde çıkarmışız işin içinden. Hepsi harcanıyor aslına bakarsak. Vasıflı ekonomist kıtlığı yaşadığımız şu günlerde ülkenin imdadına yetişebilirler mesela. Yahu, haydi bütünüyle ülke futboluna hakim olmanızı beklemiyorum, bu kadarı fazla olur, biliyorum, fakat insan en azından taraftarı olduğu kulüpten haberdar olur. Hemen bakalım... Fenerbahçe erkek basketbol takımı Ülker ile birleşmemiş miydi? Peki ya bayan voleybol takımı? Fenerbahçe Acıbadem olarak anılmıyor muydu bu takım? Adamakıllı bir sponsor desteği olmaksızın şampiyonluğa oynayabiliyor muydu peki bu takımlar? Hayır! Bunları geçelim ve kameralarımızı Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'na çevirelim. Neler görüyoruz sayın seyirciler! Kale arkası tribünlerinden birinin sponsoru Telsim, diğerininki Migros... At gözlüğü işte!
Yine de sabah saatlerinde aldığım bu habere genel anlamda sevinmekle birlikte, hafif bir burukluk da yaşamadım değil. Mabedimiz, Ali Sami Yen'imiz... Avrupa devlerinin ismini duyunca ürktüğü ve her zaman bizim borumuzun öttüğü stadyumumuz. "Welcome To Ali Sami Yen"... Bu sloganla özdeşleştirmiştik. Herkes öyle tanımıştı. Cehennemin bir diğer adıydı Ali Sami Yen... Taşıyoruz onu... 2010'un ilk aylarıyla birlikte biz de taşınıyoruz... Ancak biraz da burukluk olacak. Baksanıza hiç yakışmıyor bile; "Welcome To Türk Telekom"...
Dybala ve Skriniar'ın transfer ihtimali üzerinden, 3-4-1-2'nin ana kurgu
olduğu senaryo
-
Dybala ve Skriniar'ın transfer ihtimali üzerinden, 3-4-1-2'nin ana kurgu
olarak devam edeceğini söyleyebilirim. Icardi'nin rolü Dybala'nın
olacaktır. Sk...
23 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder