
Olaya bir de Galatasaray cephesinden bakalım. Galatasaray bugüne dek kaleci konusunda belki de bu topraklardaki en şanslı takım olmuştur. Turgay Şeren, Simoviç, Taffarel, Mondragon... Bu isimlerin hepsi de uzun yıllar Galatasaray'a hizmet etmiş ve efsane mertebesine erişmiş isimler. Mondragon'un gidişinin ardından geçtiğimiz sezona 2 Türk kaleci ile başladık ve sezonu yine bu 2 isim ile noktaladık. Şampiyon olarak tamamladığımız sezonun en az gol yiyen takımı Galatasaray, en az gol yiyen kalecileri ise haliyle Aykut ve Orkun'du. Ha, her ikisi de çok mu iyiydi. Hayır, değildi. Ancak hiçbiri de batmadı gözümüze.
Morgan De Sanctis... Futbolla ilgileniyoruz kendimizce ve bu sayede adını biliyorum, ancak gelin görün ki bir defa bile izlediğimi hatırlamıyorum. İyi kaleci olabilir, aksi takdirde yetenekli kaleci çıkarma konusunda yüksek lisans yapmış İtalya'nın ulusal takımında Buffon'un yedeği olamazdı. Bir başka husus da 32 yaşındaki bu kalecinin Sevilla'da 35 yaşındaki Palop'un yedeği olması. Palop hiçbir zaman kanımın ısınamadığı, daha açık olmak gerekirse bir halta benzetemediğim bir kalecidir. Böyle bir adamın yedeği olan kaleci de ister istemez gözlerimin önüne bir soru işaretini konduruyor. Olan oldu artık, Sanctis 1 yıllığına kiralık olarak Galatasaray'a hizmet edecek ve Skibbe forma verirse kalemizi de koruyacak. Her ne kadar hoşnut olmasa da Aykut'un çenesini tutmasını da beklerdim. Tutamadı, tutamıyor. Durmaksızın konuşuyor. Belki haklıdır ama kendisi bu kulübün üzerinde de değildir. Sanctis'in gelmiş olması kaleyi devralacağı anlamına gelmiyor. Sen daha çok çalış, üzerine kabus gibi çökmüş olan kararsızlığından kurtul ve kale senin olsun. Bu kadar da basit.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder