Geç kalmış bir maç yazısı. Her ne kadar geçerli bahanelerim olsa da 10 dakikamı ayırıp yazmalıydım. Olmadı. Bursaspor maçı öncesine nasipmiş. Elimizden geldiğince artık...
Türkiye Kupası'nda oynadığımız ilk iki maçta 4 puanla ayrılınca kendi evimizde ağırlayacağımız Sarıyer'i yenmemiz şarttı. Rakibimiz eski gücünden çok uzaktaydı. Bunun ve sakatlıkların etkisiyle de sahaya yedek ağırlıklı bir kadro ile çıktık. Aynı akşam basketbol takımımızın çok kritik bir ULEB Cup maçı olması sebebiyle Ali Sami Yen'de beklenenden de az bir seyirci vardı. Teknik direktör Feldkamp'ın sahaya sürdüğü onbire bakınca şu tabloyu görüyorduk: kalede Aykut; savunmada Sabri, Emre, Servet, Volkan; orta alanda Hasan Şaş, Mehmet Güven, Carrusca, Barış; ileri ikilide de Ümit ve Serkan...
Karşılaşmanın henüz başında Hasan sakatlanarak yerini Mehmet Topal'a bıraktı. Birkaç dakika sonra da şaşırtıcı şekilde yine bir korner organizasyonu ve Serkan'ın kafa vuruşu ile öne geçtik. Dakikalar 26'yı gösterirken Carrusca çok şık bir orta ile topu Ümit'e postaladı ve Ümit de postayı adrese teslim etti. İlk yarı bu skorla sona erdi. Karşılaşmanın ikinci yarısında dengede bir oyun vardı. 83.dakikada Barış Özbek ceza alanı dışından topa vurdu ve yerden de seken top ağlara kavuştu. Bu gol aynı zamanda skoru da tayin etti. Galatasarayımız grubundaki son maçı öncesinde puanını 7'ye çıkardı.
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
11 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder