Sabri Sarıoğlu, Cassio Lincoln, Ayhan Akman, Hakan Balta, Shabani Nonda, Barış Özbek, Rigobert Song, Tobias Linderoth, Hasan Şaş, Okan Buruk... Bu isimlerin arasına bir de kaleci eklesek alın size süper bir ilk onbir. Sayılan isimlerin hepsi Galatasaray futbol takımının as oyuncularıdır. Kimi sakatlığı yüzünden, kimi cezası yüzünden Ankara deplasmanına götürülmedi. Aynı gün oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında Sivasspor'lu taraftarların maçtan önce açtıkları "Sivasspor Brezilya'ya Karşı" pankartına ironik bir şekilde yaklaştı akşam Galatasaray. Galatasaray'ımız dün gece Ankaragücü deplasmanına tamamı Türk oyunculardan kurulu bir takımla çıktı. Ayrıca hepsi bu değildi. Mehmet Güven, İlker Cihan, Erhan Şentürk ve Harun Temur... Bu isimler de takımın çektiği futbolcu sıkıntısı yüzünden deplasmana götürdüğü gençlerdi. Anlaşılacağı gibi Galatasaray sadece Ankaragücü'ne karşı değil, aynı zamanda kendisine de karşı mücadele etti.
Cumartesi akşamı Beşiktaş'ın Gaziantepspor'u, dün de Fenerbahçe'nin lider Sivasspor'u mağlup etmesinin ardından Galatasaray'ımız deplasmanda vereceği zorlu mücadeleden mutlak galibiyetle ayrılmalıydı. Açıkçası sahaya çıkan ilk onbiri görenlerin umutlu olduklarını söylemek pek de doğru olmaz. Bu tip sözler söylemeyi sevmemekle birlikte yine de içimde kalmasına yüreğim elvermeyecek. Dün akşam sahaya sürülen Galatasaray ilk onbiri pek çok eleştirmen nazarında 1.Lig'de bile ancak mücadele edebilecek bir güce sahipti. Sahada formsuz bir Arda'nın oluşu, yaşı ilerlemiş bir Hakan Şükür'ün oluşu bu gerçeği değiştirmeyecekti. Lâkin birkaç hafta evvel de belirttiğim gibi söz konusu takım Galatasaray'dı ve bu takımın ne zaman ne yapacağı büyük bir muammaydı. Dün akşamki Galatasaray'ın sahada ortaya koyduğu futbol sadece kendi taraftarlarını değil rakiplerini de şaşırttı.
Galatasaray'da büyük krizler her zaman takıma olumlu yansımıştır. Bu iddiaya en yakın desteği ligin ilk yarısında oynanan Galatasaray-Beşiktaş derbisinde görmüştük. Lincoln ve Hakan Şükür'ün maç günü kadro dışı bırakılması önce takım içinde fırtınalar koparmış ancak akşam saatlerinde skor tabelasına Galatasaray'ın 1-0'lık üstünlüğü olarak yansımıştı. Bu hafta içinde de Sabri kadro dışı bırakıldı. Galatasaray da adeta bu savı desteklercesine Ankaragücü'ne deplasmanda 4 gol atıp, zirveyi yeniden ele geçirdi.
Uzun bir maç analizi yapmayacağım. Yalnız belirtmeden de edemeyeceğim. Oftaş maçının ardından "Sahaya şu takımın formasını koysanız kazanması gerekirdi" diye inleyen ben, bu maçın ardından "Galatasaray'ın adı ve forması kazandı" diyebiliyorum. Bunu derken de ekliyorum, Ghalatasaray çok çok iyi bir futbolla kazandı bu maçı. Ancak yine de insanın sinirini bozabilecek şeyler olabiliyor Türkiye'de. Rize'yi beşlediğimizde Rize'nin zayıflığından yakınan medyamız, şimdi de Ankaragücü'nün savunmasının amatörlüğünden dem vurur oldu. Yahu el insaf! Attığımız bir değil, iki değil. Şimdi ben size Gaziantep'in gelenekselleşen Fenerbahçe mağlubiyetlerinden neden bahsetmediğinizi ya da ne bileyim Fenerbahçe 3-4 attığında neden sesinizi çıkarmadığınızı sorsam olur mu? Olur aslında da ben Galatasaraylı'yım, bana yakışmaz. Ha bir de Ümit'in attığı mükemmel gol var... Alex atsaydı o golü öyle bir şişirirdiniz ki... Patlayıncaya kadar...
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
11 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder