
Türk futbol tarihinin seyircisiz oynanacak olan bu ilk derbi maçına Galatasarayımız işte bu sıkıntılar eşliğinde çıktı. Özellikle takımın iki önemli oyuncusunun maç sabahı aniden kadrodan çıkarılmaları ister istemez taraftarların yüreğinde maç hakkında az da olsa bir şüphe uyandırdı. Hafta boyunca belli bir taktik üzerine çalışmalarını oturtan ve bu doğrultuda maça konsantre olmaya çalışan takımda ne takım düzeni kalırdı ne de konsantrasyon... Bu durumun gerekçesi de Hakan Şükür'ün küçük kızı Buse'yi, Lincoln'ün de dört arkadaşını kampa getirmesiymiş. Feldkamp'ın da hakkı yok değil. Sonuçta kampın anlamı dış dünya ile olan bütün ilişkileri kesip, kafa olarak sadece maça odaklanmaktır. Bu durumda kampa eş, dost, akraba alındığı zaman kamp kamp olmaktan çıkar. Futbolcunun tesislerde kalmasının da bir anlamı olmaz haliyle. Başlangıçta alınan karara karşı da çıksam bazı değerlerin 3 puandan daha önemli olduğunun kafama dank etmesi pek uzun sürmedi. Kalli bu kararıyla takımda disiplinin her şeyden önde olduğunu ve gerektiğinde yıldız futbolcu ya da takım kaptanı demeden cezalandırma sistemi uygulayabileceğini herkese göstermiş oldu. Bu sayede diğer futbolculara da bir nevi gözdağı vermiş oldu.
Maça gelecek olursak... Seyircisiz maçlar zincirimizin sondan bir önceki halkasını oluşturacak olan bu derbi maçın her iki taraf için de önemi son derece büyüktü. Kazanmamız durumunda ligde 7.hafta itibariyle zirvede yalnız kalacak ve giderek zorlaşacak olan fikstürümüz doğrultusunda avantaj elde etmiş olacaktık. Beşiktaş'ın kazanması halinde ise kendi evimizde bir derbi kaybetmiş olmakla kalmayacak aynı zamanda liderlik koltuğunu da rakibe devredecektik. Aslında Beşiktaş hafta başında yöneticisiyle, futbolcusuyla, teknik direktörüyle, menajeriyle ortamı germeye başlamıştı. Galatasaray taraftarının "şovlarını" izleyemeyecek olmasından dolayı duyacakları üzüntüden, kaybetmeleri halinde ligin tadının kalmayacağına kadar bir dünya demeç verdiler. Düşündüm de iyi de etmişler aslında. Ne de olsa çok konuşanın ayağına bulaşacak bir şeyler bulunurdu. Maça "Geçmiş Olsun Özhan Başkan" pankartıyla çıkmaları benim için hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. İnsanlar bir gün farklı yüzünü, öteki gün farklı yüzünü göstermemeliydi.

Maçın ikinci yarısına Beşiktaş Mehmet Yozgatlı'yı alarak başladı. Amaçları sağdan gelmekti ama Galatasaray'on "solu"nun gücünü bilmiyordu galiba Ertuğrul efendi. Bu yarıda Beşiktaş'ın oyununda herhangi bir değişiklik görülmezken Galatasarayımız ise ilk yarıya göre daha iyi bir oyun sergiliyordu. Daha iyi pas yapıp, daha cesur oynayında pozisyon sayısı da artıyordu haliyle. Nonda'nın arka arkaya girdiği pozisyonlar golle sonuçlanamadı. Ancak dakikalar 76'yı gösterirken Arda üç Beşiktaşlı oyuncunun arasında sıyrıldı ve ceza sahasındaki Ümitle harika bir verkaça girdi. Arda şut pozisyonu bulduğu anda kendini yerde buldu ve hakem Selçuk Dereli penaltıya hükmetti. Yapılan itirazlar her zamanki gibi kararı değiştirmedi ve Shabani Nonda da topu ağlara gönderdi: 2-1. Kalan dakikalar sonucu değiştirmedi ve Galatasarayımız derbiden galip ayrılarak Fenerbahçe ile arasındaki 7 puanlık farkı korurken, Beşiktaşla arasındaki puan farkını da 5'e yükseltti.

Yazıyı sonlandırmadan önce birkaç oyuncu hakkında da bir şeyler belirtmek istiyorum.
Shabani Nonda; süpersin adamım, hep böyle!
Arda Turan; muhteşem döndün! Sen böyle oynadıktan sonra Lincoln daha çok oturur kulübede.
Tobias Linderoth; hacım biz seni ne iyi etmişiz de getirmişiz.
Servet; bir maçın bir maçına uymuyor. Hep bu maçtaki gibi görmek istiyoruz seni.
Orkun; çok çalışman gerekiyor Orkun, çoook!
Song; savunmada sen de olmasan...
Ümit Karan; artistlik olsa atardın! Kötüydün be oğlum!
Barış; sadece koşmakla olmuyor bu işler...
1 yorum:
Hakan ve Lincoln ün kadrodan çıkarılması aslında çok iyi bir hamle.Hem disiplin açısından hemde diğer oyuncuların kendilerine güveni açısından.Sahada bir Lincoln veya Hakan varsa diğer oyuncularımız bunları garantör sayıp oyunu tam anlamıyla oynamıyor ve oyunu bu iki isime yüklüyorlardı.Bence onların çıkartılmasıyla bu olay tersine döndü ve çokta iyi oldu.
Yorum Gönder