
İyi oynamıyoruz, evet. Ancak ne zaman iyi oynadık ki? Ya da ne zaman iyi oynadığımızda bunu kronik bir hastalığa çevirebildik ki? Var mı böyle bir takım yeryüzünde? Barcelona belki... Biz de Barcelona değiliz, onu ayıralım. Yine de taraftar üzerindeki şu umutsuz halden nefret ediyorum. Öyle bir buğu var ki kimilerinin üzerinde sanki zavallılar topluluğuyuz. 3 sene önce Cihan, Volkan ve Orhan ile şampiyon olurken gözyaşı dökenler, bugün Kewell'in, Arda'nın, Baros'un olduğu kadroya burun kıvırıyorlar. Hepsi birer inançsızlık abidesi, afedersiniz. Tüm bunlar neden? Elbette ki Lincoln efendi yok diye. Başka neden olacak! Kaç yıllık taraftarım bu kulübün formasını giyen hiçbir futbolcuya bu denli sevgi gösterisinde bulunulduğunu hatırlamıyorum. Buna Hagi dahil, Hakan Şükür'ü ise ayıralım. Peki geride bırakılan 2 sene içinde ne verdi bu adam? Aldıkları çok da, verdiklerini bir konuşsak artık. Hoca beğenmez ama çok güzel maç beğenir. İstediği zaman yapabilecekleri bellidir ama hiçbir zaman istemez. Ha bir de, canı istediğinde çekip gider. Çünkü takımın ağasıdır. Oynatılmayınca da tribün mahkemesi onun lehinde karar verir. Anlamak güç vesselam... Hani dün içimden geçirmemiş de değilim... Şu Tabata, hani "Pele'nin 10 numara giydiği yerden 10 numara olarak" gelen adam... Antepliler'i sevgiyle kucaklıyorum ama, Gaziantepspor'a 10 gömlek fazla bu adam. Sene sonunda Lincoln'ü postalasak, gelen parayla da şu adamı alsak fena da olmaz kanımca.
Bu sezonki en kritik haftaya girdik bakalım. 12 Nisan'da Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'yi ağırlayacağız. Her iki takım da sıcak suda gereğinden fazla kalmış yumurta gibi, hafif çatlak... Pazar gecesi çarpışacaklar. İkisinden biri kırılacak. Belli de olmaz hani, bakarsınız ikisi de kırılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder