13 Haziran 2008 Cuma

Martin Vazquez'e Selam Söyle Giga

"Güle güle"leri hiç ama hiç sevmedim. Bir ay önce kendi kendimi kandırdım. Hagi'nin Rumen Milli Takımı'na veda ettiği karşılaşma sonrasında oturamadım klavyemin başına. Arkadaşlarım "Yazmayacak mısın iki satır Hagi için" dedi. "Elim gitmiyor" dedim, "dur bakalım bir ay var daha" diye kendimi avuttum...

O da geldi geçti. Hagi'nin Romanya'ya dönüşünü televizyonda gördüğümde bu milli maç arası verilen ligde, üç günlüğüne ülkesine soluklanmaya giden Hagi değil dedim. Kanal değiştirdim. "Efsane geri" döndü yazıyordu ekranda. Hadi ordan canım dedim...

TRT ekranında Real Madrid, Liverpool, Mönchengladbach ile büyümüş bir kuşağın çocuğuyum ben. Ne UEFA Kupası bilirdik o zamanlar ne de Şampiyonlar Ligi. Barcelona'nın da sesi çıkmazdı Lazio'nun da, Manchester United'ın da... Hugo Sanchez'in gol atmasını isterdim o müthiş taklalarını görebilmek için. Martin Vazquez keserdi kanattan topu.
Butragueno çakardı doksana...
Herkesin, Avrupa'da tuttuğu takım vardı o zamanlarda. Benim de bileğimi kesseniz mor beyaz akardı. Real Madrid'i tutardım. Ben bu adama o zaman vuruldum. Ekşimiş bir anımız da yok değildi hani. Steaua Bükreş ile gelip burada canımızı yakmıştı bir vakitler. Vardır ya şimdilerde bir 18'liğin düşü: Figo bizde oynasın. Ben de "Hagi bize gelsin" derdim... Geldi... Geldi de Real'imi de yendi...

Bu toprakların futbol düşkünü insanlarına Hagi'yi bir kez daha mı anlatmalıyım? Hayır. Sıkıntım aylardır bu ekranın karşısına geçtiğimde yergilerden kalemimi kurtaramamak. Hep eleştirmişiz. Belki de bazılarının dediği gibi kolayı seçmişiz. Hagi'yi yazmak değiştirecekti bunu. Sol ayağının kahraman olduğu bir roman bile yazılabilirdi hani. Bu keyfimi de Erol Ersoy aldı elimden. Bu ülkenin futbol tarihini değiştirmeyi başarmış ayaklardan biri olan Hagi'yi ayağından astırmaya çalıştı Erol Ersoy. Gidip bakmadım gazetenin arşivine. Hakaret davasıymış, kaç yıl hapis istenmiş. Miş... Miş...

Turistleri Hacı Muhittin Bekir lokumlarıyla uğurladığımız Atatürk Hava Limanı'nda Hagi'ye ağzında bir pas tadıyla elveda dedik. Lokum dedim de bir de sirkemiz vardır meşhur mu meşhur: Vefa Sirkesi... Vefa bazıları için sadece sirke ya da bir semt adı artık bu ülkede.
Bırakınız efsaneler! geri dönsün.
Fenomenler gitmezler ki dönsünler...
Martin Vazquez'e selam söyle fenomenim tamam mı?"


Bülent TİMURLENK

Hiç yorum yok: