Evet, yanlış okumadınız. Çok yakın bir gelecekte Arda Turan ile ilgili bir problemimiz olabilir. Öyle böyle bir problem de değil. Büyük mü büyük, havuz problemlerinde dahi rastlanmamış çıkmaza sahip bir problem. "Aman be sen de, Arda ile ilgili ne gibi problemimiz olabilir?" diyerek muhalefet etmeyin hemen. Hele bir oturun, soluklanın yiğenlerim. Oraya sonra geleceğiz.
6 yıllık bir aranın ardından ilk defa büyük bir turnuvada ülke olarak boy gösteriyoruz. Boyumuzu gördü aslında cümle alem. Kötü bitirdiğimiz Portekiz maçı dolayısıyla turnuvaya da kötü başlamış olduk. Bir dünya eleştirinin hedef noktasındaki adam Fatih Terim'di. Korkak futbola kadro seçimindeki yanlışlar da eklenince mağlubiyet kaçınılmaz olmuştu. Kaçamadık mağlubiyetten. En büyük sürpriz ise rüya gibi bir sezon geçiren ve tartışmasız an itibariyle Türkiye'nin en yetenekli futbolcusu olan Arda Turan'ın söz konusu maçta forma şansı bulamamasıydı. Eleştirilerden bunalmış ve biraz da yağtığı hatanın farkına varabilmiş olan İmparator ise grupta evsahibi İsviçre ile oynayacağımız hayat memat maçında Arda'ya ilk 11'de şans verdi. Dolayısıyla gözler onun üzerindeydi. Henüz 21 yaşında olmasına rağmen Avrupa'nın dikkatlerini üzerine çekmeyi başaran bu yıldız adayı için EURO 2008 podyumdan başka bir şey olamazdı. O da üzerine düşeni yaptı. Daha önceden sabıkalı olduğumuz İsviçre'ye karşı takımı bir orkestra şefi gibi yönetti. Yenik duruma düşmemize ve tabiat ananın tüm oyunlarına karşın çıktı ve takımı ateşledi. Uzatma dakikalarında attığı gol de cabası oldu. Takıma zaferi getiren bu gol hem evsahibi ekibi kupa dışında bıraktı hem de gruptaki son maçlar öncesi A Milli Takım'ın umutlarını taze tuttu. Hepsinden öte Avrupalı "Arda Turan" ismini beyin defterinin bir köşesine karaladı. Maçın adamı seçilen Arda gözünü final niteliğindeki Çek Cumhuriyeti maçına dikti.
İki akşam önce Çek Cumhuriyeti karşısında Arda yine ilk 11'de yer buldu kendisine. Mutlaka kazanılması gereken maçın 75'inci dakikasına girildiğinde skorda A Milli Takım'ın 2-0 geride olduğu görülüyordu. O vakte kadar Arda'nın çabaları tek taraflı kalınca sonuca gidemiyorduk. İkinci golden sonra adeta ateşlenen ve yıkılan moralleri geri döndüren Arda 75'de sol kanatta ayağına gelen topa gelişine çaktı ve farkı bire indirdi. Bu gol ile takımı da ateşlemeyi başardı. Ardından 85'inci dakikada Türkiye skora eşitliği getirdiğinde Arda hâlâ "Saldırmaya devam" dercesine elleriyle ileriyi işaret ediyordu. Yanılmadı ve yanıltmadı da... 87'de bir mucize gerçekleşti. Futbol tarihinin en unutulmaz geri dönüşlerinden biri yaşandı ve A Milli Takım sahadan 3-2 galip ayrılarak adını "Son 8"e yazdırdı. İşin problem kısmı ise bu noktada başlıyor zaten.
Problem dedik de öyle bilmemkaç bilinmeyenli denklem falan beklemeyin. Karışık dedik, tamam, ama karışık olduğu kadar açık bir soru aslında. Oynadığı futbolla turnuvanın yıldızı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Arda Turan'ın Galatasaray'daki geleceği ne olacak? Türkiye turnuvaya devam ettikçe Arda'nın fiyatının katlanmaya devam edeceği de su götürmez bir gerçek. Her ne kadar Emre Belözoğlu ve Okan Buruk'taki hataya düşmemek için elini çabuk tutan yönetim Arda'nın sözleşmesini 2011 yılına dek uzattıysa da menajerler ve Avrupa'nın önde gelen kulüpleri oyuncunun aklını çelmek için adeta bir yarış başlatacaklar. Arda'nın Galatasaraylılığından, şimdilik, şüphe duymuyorum ama her futbolcunun, özellikle bu denli yetenekli bir futbolcunun, Avrupa'da oynamak istemesi kadar doğal bir şey de olamaz. Ha, "Getirsin parasını gitsin. Biz orada da destekleriz onu" da diyebiliriz elbet tabii. Peki kaç liraya gidecek Arda? 30 milyon dolar mı, 40 mı? Kaç? Bir kere oyuncunun Türk olduğu gerçeği var. Arda bir İngiliz, İtalyan, Fransız ya da İspanyol olsaydı rahatlıkla söyleyebilirim ki bu yaşta 30 milyon dolara bile transfer olabilirdi. Kendi mevkisinde oynayan birçok oyuncudan eksiği yok, fazlası var maşallah. Ancak yine aynı noktaya geliyorum ki bu da Arda'nın Türk olduğu gerçeği. Bir Güney Amerikalı olsa da yırtabilirdik iyi bir parayla. Bildiğim kadarıyla bir Türk futbolcusuna yurtdışından ödenen en yüksek bonservis ücreti 8 milyon Euro. Bu para Rubin Kazan tarafından Gökdeniz'e ödendi. Ruslar zengin adamlardır. Bir İngiliz, İtalyan, İspanyol ya da Fransız takımı ödemezdi bu parayı. Ha, Arda bir Gökdeniz'den fazlası elbette ki. Ancak ben yine de Arda'ya Avrupa'nın büyük liglerinde şampiyonluk kovalayan takımların en fazla 10 ile 15 milyon dolar arası ödeyeceğini düşünüyorum. Fazlası olmaz yani. Bu paralardan çok daha fazlasını hak eden Arda'nın bu şekilde gitmesine de sevinir miyim, üzülür müyüm bilemiyorum. En iyisi gitme lan Arda!
Vinicius'un bu sezon aldığı süre 0 dakika, Aurier ise hala boşta
-
Geçtiğimiz sezonun Ocak ayı transferleri, Vinicius ve Aurier. Boey'in 30
milyon avro'ya satıldığı ortamda, ara transferde çok para harcamayalım adı
altı...
13 saat önce
1 yorum:
gitmemesini çok isterim ama arsenal €20,000,000'u gözden çıkarmış :( asparagas olmasını umuyorum..
Yorum Gönder