Pazar günü Ali Sami Yen Stadyumu'nu dolduran taraftarların aklında ne bir gün önce başkanlığa seçilmiş olan Adnan Polat ne de takımdaki eksiklerin sayısı vardı. Bir önceki haftanın lideri Beşiktaş'ın İstanbul Büyükşehir Belediyespor deplasmanında aldığı yenilgi ve Fenerbahçe ile Sivasspor'un kazanmalarının ardından akılları meşgul eden tek şey son 2 senedir Ali Sami Yen'de mağlup etmeyi başaramadığımız Denizlispor'u mağlup edip edemeyeceğimizdi. Kafaları meşgul eden başka şeylerin olmadığını söylemek de pek doğru olmaz aslında. Takımda eksik çoktu. Bir kere teknik direktör Kalli takımın başında üst üste üçüncü maçına çıkamayacaktı. Haliyle takım yine Gençlerbirliği maçında çok kötü bir idare sergileyen Ahmet Akcan'a emanet kalacaktı. Bunun dışında yedek kulübesine yapılan Carrusca, Bouzid, Barusso ve Nonda gibi transferler vardı. Song ve Lincoln de haftalardır olduğu gibi sakattı. Uzatmayalım... Anlayacağınız takım yine yüzde yüz Türk'ten oluşan bir ilk onbir ile mücadele verecekti. Ziyanı da yoktu hani. Alışmıştık ne de olsa.
Ahmet Akcan'ın sahaya sürdüğü kadro Aykut, Volkan, Servet, Emre, Sabri, Barış, Okan, Arda, Mehmet Topal, Ümit ve Hakan Şükür'den oluşuyordu. Rakip Denizlispor ise zor maçlara rahat motive olan bir ekipti. Kaldı ki 2 senedir Ali Sami Yen'de yenilmiyorlardı. Fazlası da vardır belki, aklımda bu kadarı kalmış. Neyse, sonra maç başladı. Deplasmanda baskılı oynayamamasını bir nebze anlasak da Galatasaray kendi evinde dahi bir maça baskılı başlayamıyordu. İlk 25 dakika sona erdiğinde bir tane bile pozisyon yoktu. 25.dakikada ise Denizlispor'dan Hasan Yiğit ceza sahası içinde oluşan karambolden yararlanarak topu filelere gönderdi ve takımını deplasmanda öne geçirdi. Hâlâ medet umulan bir Okan, ikinci ligden getirilip Galatasaray forması verilen Barış ile desteklenen orta saha ile hücuma çıkmak zor olunca Galatasaray bütün hücum çabalarını savunmadan yapılan doldur boşaltlar eşliğinde heba ediyordu. Sonra nasıl geliştiği belli olmayan bir pozisyonda sol kanatta Ümit topla buluştu ve topu Arda'ya aktardı. Arda'nın ortasında belki de sahanın en kısa boylu adamı Okan Buruk kafa vuruşuyla topu ağlara bırakarak skora eşitliği getirdi. Devre bitene kadar da pek kayda değer bir şey olmadı.
Galatasaray karşılaşmanın ikinci devresine biraz farklı başladı. Hâlâ iyi bir futbol ortaya koymuyordu ama en azından rakibi kendi yarı alanına kapatmayı başarmıştı. Koca bir 45 dakika cılız ataklar eşliğinde Denizlispor yarı alanında geçecekti. Sahada hazır bulunan oyunculardan ses seda çıkmayınca Ahmet Akcan önce Serkan'ı, sonra Ayhan'ı, en sonunda da Nonda'yı oyuna aldı. Dakikalar 88'i gösterdiğinde ise çok garip bir şey oldu. Sol kanattan ortalanan topu ceza sahasının arka noktalarında bir yerde Serkan kafası ile altıpas bölgesine doldurdu. Bu topa yükselen Ümit Karan da çok kötü bir vuruşla topu kale çizgisine doğru havalandırdı. Herkes inişe geçen topun kalecinin elleri ile buluşmasını beklerken topa yükselen kaleci meşin yuvarlağı ellerinin arasından kaçırınca gol çizgisinde bekleyen Servet topa vurdu ve Galatasaray'a 3 puanı getiren golü kaydetti. Bu golle Galatasaray tüm olumsuz şartlara inat yoluna devam etti. Ancak adımlar emin değildi...
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
9 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder