Beko Basketbol Ligi'nde geçtiğimiz çarşamba akşamı Abdi İpekçi Arena'da Galatasaray ve Fenerbahçe Ülker arasında müthiş bir derbi oynandı. Taraftarların çıkardığı bazı taşkınlıklar ve zaman zaman duyulan küfürlü tezahüratlar dışında her iki taraf da mümkün mertebe dostane bir mücadele ortaya koydu. Ancak öyle bir basketbol vardı ki sahada, sıradan bir sporsevere dahi basketbolun ne kadar heyecanlı ve farklı bir spor dalı olduğunu kanıtladı. Ev sahibi ekip maça deyim yerindeyse fırtına gibi başladı. İlk 5 dakikalık süre geride bırakıldığında Galatasaray'ımız 12-3 gerideydi. Savunmada ve hücumda son derece etkisiz kalan takımımız ikinci çeyreğe 23-10 geride girdi. İkinci çeyrekte de değişen pek bir şey yoktu. Fenerbahçe yakaladığı 13-0'lık seri ile 15.dakikada skoru 36-14'e getirmeyi bildi. Devrenin sonlarına doğru bir nebze olsa toparlanmayı başaran Galatasaray ise Dee Brown'un son saniye basketi ile skoru 42-28'e getirip bir nebze olsun nefes aldı. Herkes maçın Fenerbahçe lehine farklı bir skorla sona ereceğini düşünürken, düşüncelerin ötesinde bir performans ortaya koydu Galatasaray. Karşılaşmada bir ara 22 sayı geriye düşen sarı kırmızılı takım Murat Özyer'in Fatih Solak'ı oyuna almasıyla maçın başından beri sıkıntı çektiği pota altında etkili olmaya başladı. Takım çıktığı hücumlardan Cenk ve Cüneyt ile bulduğu sayılarla dönünce maç bir anda kimsenin ummadığı bir şekle büründü ve Galatasaray son çeyreğe farkı 4'e indirerek, 54-50 geride girdi. Karşılaşmanın son 10 dakikalık bölümünde de Aslanlar oyundaki ağırlığını korudu ve maç başında beri ilk defa olmak üzere 36.dakikada 58-57 öne geçmeyi başardı. Son saniyelere kadar heyecanın had safhada olduğu maçta bitime 15 dakika kala skor tabelasında 66-66'lık eşitlik göze çarpıyordu. Galatasaray maçın kaderini belirleyecek olan son hücumdan eli boş dönünce maç uzadı. Uzatma anlarında ise serbest atış kurbanı olan Galatasaray rakibine 76-72 mağlup oldu. Takım mağlup oldu olmasına ama özellikle ikinci yarıda ortaya konan oyun ve 22 sayı geriden gelerek son hücum hakkında galibiyetin kaçırılması yine de takdire değerdi.
Karşılaşma hakkındaki bir diğer husus da Galatasaray taraftarlarının salona alınmayacak olmasıydı. Kaç yıldır bu kural işliyor. Üç büyüklerin kendi evlerinde yaptıkları maçlarda misafir takım taraftarları salona alınmıyor. Hâl böyle olunca deplasman takımı taraftarları takımlarını maçı yayınlayacak olan televizyon kanalından izlemek zorunda kalıyorlar. Aslında bu iş tarafsız yapılınca pek bir sorun yok. Ancak Beko Basketbol Ligi'nin yayın haklarını elinde bulunduran NTV tarafsızlık politikasını pek önemsemiyor olacak ki maç boyunca maçı anlatan spiker Osman Sakallıoğlu ve maçın yorumcusu İhsan Bayülken öyle şaşırtıcı yorumlarda bulundular ki maçı izleyenler kendilerini Fenerbahçe TV'yi izliyor sanmışlardır. Şayet ben öyle hissettim bir anda. Bir televizyon kanalı, hele hele bu kanal NTV gibi yıllardır Türk izleyicisinin takdirini kazanmış bir kanalsa, özellikle tarafsız olmalıdır. Az çok biz de okuyoruz ve bir yayın kuruluşunun en önemli önceliğinin tarafsızlık olduğunu biliyoruz. Peki eğer bu böyleyse, maç anlatırken Cüneyt için "Allah'tan pas gösterdi, şut gösterse 3 atış olacaktı" ve Dee Brown için "Dee Brown'a şut attırmayın" gibi yorumlar yapmak niye? O hâlde gidin Fenerbahçe TV'de yapın sunuculuğunuzu da yorumculuğunuzu da!
Elde Osimhen var demenin yanına, Batshuayi de var rahatlığını eklemek
gerekecek
-
Okan Hoca, Osimhen - Icardi - Batshuayi forvet 3'lüsünün kimse de
olmadığını söylüyor. Rotasyon olarak en elit diye nitelendireceğimiz çoğu
takımda dahi...
9 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder