16 Ağustos 2007 Perşembe

"Kral" Hakan Şükür

Bu adam için ne denebilir ki? 1 Eylül 1971'de dünyaya gelmiş. Bunu yazdım diye uzun uzun biyografisini sıralayacağım sanmayım. Hiç de öyle bir niyetim yok. Aslında doğum tarihini belirtmekten kastım yaşını vurgulamaktır. Bunca yıldır durmadan gol attı "Kral"; ligde, Avrupa'da, Milli Takım'da... Birçok rakip takım taraftarı hazımsızlıklarını ona "şaban" diye hitap ederek gidermeye çalışırken O yine atıyordu. Kendi takımının taraftarları da onu eleştirmeye başlarken, O "Kral" ünvanının hakkını sonuna kadar veriyordu.
Şimdi 37'sine girmek üzere ve hâlâ atmaya devam ediyor. Ancak yaşı nedeniyle taraftar, yazar demeden herkesten eleştiri alıyor. Ortak kanı şu; futbolu bırakmalı. Nedeni sorulduğunda ise size verilen cevap genellikle "yetersiz" oluyor. Zaman zaman da dinine bağlılığı battı bazılarının bir taraflarına. Günü geldi Onun "adamlığını" sorguladılar ama o atmaya devam etti; Leeds'de, Mallorca'da, Milano'da... Ancak Hakan Şükür'ü izlediğimizde bunun gerçekdışı olduğu gün gibi aşikâr. Sormak lâzım "Giydiği takımın 'kırmızı'sı, lacivert olsaydı bu eleştirileri alır mıydı?" diye... Böyle bir durumda Kadıköy'ün göbeğine altın heykeli dikilirdi herhalde. Hatta belki de "Boğa Heykeli"nin popülaritesini tek başına yıkardı, kimbilir?
Yukarıda bahsettiğim tartışmalardan hep uzak kalmaya çalışırım. Çünkü Hakan'ın "golcülüğünü" sorgulayanların futbol anlayışlarından şüphe ederim, güler geçerim. Onun için beceriksiz de deseniz, Torinolu Şaban da deseniz, çok gol kaçırıyor da deseniz değişmeyecek tek şey Onun "Kral" olduğudur. Hâlâ Milli Takım'ın en golcü futbolcudur ve uzun yıllar geçilmesi zor bir gol sayısı vardır. Yine Avrupa kupalarında en çok gol atmış Türk futbolcudur. Futbolu idrak etmeye başladığımda O yeni yeni atmaya başlamıştı, hâlâ da atıyor. O yüzden belki de bu sezon Kral'ı son kez sahada göreceğiz. Atacağı son gollere sevinip, onun adını haykıracağız. O gün geldiğinde ise hep bir ağızdan "Ah bir Hakan daha gelir mi?" diyeceğiz.
Kral günü gelip futbolu bıraktığında ise ardında muhteşem bir geçmiş bırakmış olacak... Kendisini beğenmeyenlerin yüzüne tokat gibi çarpacak bir geçmiş...
2007/2008 sezonunun ilk haftasında Kral attığı gol sayısına 2 tane daha yazdırdı. Bu 2 golün önemi çok büyüktü. Galatasaray forması altında 219'uncu golüne imza atarak kulüp tarihinin en golcü futbolcusu olarak tarihe geçti. Yine attığı bu goller sayesinde bir büyük rekora daha ortak oldu. Kariyeri boyunca Türkiye liglerinde attığı toplam gol sayısını da bu vesileyle 240'a çıkarmış oldu ve Tanju Çolak'ın elinde bulunan "Türkiye liglerinde en fazla gol atan futbolcu" rekorunu kırmasına sadece "1" gol kaldı.
Evet, şimdi Kral'ın yapması gereken tek şey yalnızca "1" gol daha atmak. Atsın ki rekor onu haketmeyen şaibeli adamda kalmasın. Atsın ki krallığını tescillesin. Atsın ki biraz da hep sevindiren adam sevinsin...
HAYDİ KRAL! AYAĞINA, KAFANA KUVVET...

2 yorum:

bilog dedi ki...

büyük liglerin maçlarını izlerken uzun santroforları görünce hep hakanla karşılaştırırım. çoğunda ondaki yeteneğin 10da 1'i yoktur bence. havatoplarındaki hakimiyeti çok üst düzey ve son yıllarda top tekniği de çok gelişti. ama işte onlar o liglerde oynuyor, onlar hep göz önünde bizim hakan burda:) beceremedi, yeteneğini gösteremedi dünyaya. en azından başka formayla, Galatasaray ve milli takım formasıyla ziyadesiyle gösterdi kanımca.

futbolu bırakmasını isteyen çok. ben de bunlardan biriyim. bunun nedeni hiçbir teknik direktörün onu kullanmayı becerememesi benim fikrimce. ve kendisinin de buna ses çıkarmaması. her maç 90 dakika hakan'ı oynatıp, yedekte bekleyen çok yetenekli forvetlerin hakkını yerseniz, işte o zaman olmaz bence. geçen iki seneki teknik direktörümüz gerets bence bir ilki başardı, hakan'ı çok güzel kullandı. özellikle şampiyon olduğumuz sene. ümit-necati ikilisini kesmedi, hakan'ı da rotasyon içinde kullandı. en doğrusu da bu. 37 mi artık kaç yaşında bir adamı her maç ilk 11 çıkarmak, 90 dakika oynatmak bence çok yanlış. üstelik bu adam biliyoruz ki çok uzuun süreler gol sıkıntısı çekebilen birisi. eğer ki feldkamp da hakan'ı gerets gibi kullanırsa(tabii bir forvet alabilirsek) oynasın daha istediği kadar derim. ama eğer vazgeçilmez gözüyle bakılırsa yanlış derim ben. çok konuştum evet:)

Anıl dedi ki...

Öncelikle Hakan'ın Avrupa macerasına değineyim. Hakan Şükür çok duygusal bir futbolcu. Gittiği takımlarda bir müddet barınabilse her şey çok daha farklı olurdu onun için. Yoksa Galatasaray'da bu kadar gol atan adam, Inter'de arkasındaki o kadar adamla neler yapmazdı?
Futbolu bırakmasını isteyenleri de bir yere kadar anlamak mümkün tabii. Ancak şu durumda gerçeği konuşmak gerekirse Hakan'dan daha iyisini yapabilecek bir forvetimiz yok. Ümit Karan'ın durumu belli. Transferi ben yapıyor olsam bir değil iki tane forvet alırım. Biri Ümit'in, diğeri de Hakan'ın yerine... Hakan da çok iyi bir "60'dan sonra" oyuncusu olur böylece...