Büyük takımların taraftarları arasında bir anket yapılsa ve "En çok endişe veren deplasman hangisi?" diye sorulsa eminim ki büyük çoğunluğun vereceği cevap Bursa deplasmanı olur. Galatasaray için ise Bursaspor deplasmanı her zaman zor geçmiştir. Bursa'da yapılan maçların istatistiğine baktığımızda Bursaspor'un galibiyetlerde Galatasaray'a 14 - 10'luk bir üstünlük kurduğunu görüyorduk bu maçtan önce. Takdir etmek gerekir ki bu gibi maçlarda taraftar "1-0 olsun, bizim olsun" mantığı ile aslında 1-0 yenik başlar maçlara.
Turkcell Super Lig'in 2.haftasında bu ruh haliyle çıktık Bursa deplamanına. Maç hakkında öyle uzun uzadıya anlatılacak pek bir şey yok. Bursaspor'un sert oyununa ve hakemin alehimizdeki kararlarına takımımızın kötü futbolu da bonus olarak eklenince mağlubiyet kaçınılmazdı aslında. Ama olmadı işte. Bursaspor kendi beceriksizliğinin acısını çekti. Atamayana attılar. İkinci yarı başladığında Galatasaray'ın 10 dakikalık etkili futbolu yetti Bursa kalesini yıkmaya. 60'ıncı dakikada sağ köşeden harika bir çalımla ceza sahasına giren Uğur'un, Ümit Karan'a "Al da at" dercesine çıkardığı pası golcü futbolcu klas bir vuruşla ağlara gönderince evde sinir küplerine binen ben ömrümde ilk kez kardeşime deli gibi sarıldım, bağırdım, çağırdım. Kalan 30 dakikada ise Orkun topu kritik bir pozisyonda elinden kaçırdı ve Servet topu çizgiden çıkararak olası puan kaybını önledi, çok çalışan Bursaspor forveti Tum altı pastan durmaksızın gol kaçırdı, Ümit Karan'ın düşürüldüğü %100'lük penaltımız çalınmadı... Maç bitti.
Galatasarayımız 2.haftanın sonunda topladığı 6 puan ve 5 averajla liderliğini sürdürdü.
Mikautadze ile oyun düzenini çok daha güçlü kılarsın
-
Dybala'nın ismi geçti, kimini heyecanlandırdı, kimi ise yanlış tercih dedi.
Ben heyecanlanmadım ama yanlış hamle olduğunu da düşünmedim. Geldiğimiz
sevi...
17 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder