Efendim dün akşam ultrAslan forumunda çok hoş bir konuya rastladım. Başlığı "16 Dakikada Yaşadıklarımız" olan konuda Galatasaraylılar sözkonusu 16 dakikayı nasıl geçirdiklerini anlatıyordu. Ben de geri kalmadım tabii. Foruma attığım postu olduğu gibi copy-paste yapıyorum...
O gün yaşadıklarımız kelimelerle anlatılamaz. Yine de madem böyle bir konu var kendi heyecanımı olabildiğince anlatayım...
Bir önceki hafta... Galatasarayımız İnönü’de... Puan kaybına tahammüllümüz yok. Hele şampiyonluktaki rakibimiz de Erciyes’i yenince bizim kazanmaktan başka çaremiz yok. O maç için ne kadar çok bilet kovaladığımı ben bilirim. Okuldan birkaç arkadaş gitti maça, ben gidemedim tabii. Maç akşamı okulda Lig TV’nin karşısına geçtik artık. Hasan Kabze’nin ilk golünden sonra zaman daralıyordu. Yanımdaki arkadaşlara "Şampiyon olamayacaksak hiç kazanmayalım. Her şey burada bitsin bitecekse" dedim. Uzatmaların 3’üncü dakikasının son anları... Biz ayağa kalkmış gitmeye hazırlanırken Kabze çaktı... Sandalyeler havada uçuşuyordu. Tabii insanlar sevinçten ne yaptığını bilmiyordu. Maç bittikten sonra da "Bu kırılma noktasıydı" dedim kendi kendime...
Haftaiçi pazartesiden başlayarak her gün resmi siteden takip ettim Kayseri maçının biletlerinin çıkacağı tarihi. Biletler çıktığı gün de doğru Kadıköy Biletix’e gittim. Geç kalmıştım... Karaborsaya bayıldım parayı aldım biletimi. 14 Mayıs 2006 Pazar günü sabah kalktım. Antalya’daki annem ve babamı aradım. Başarı dilediler. Evde babaannem de varmış "Dua edeceğim oğlum" dedi. "Zaten başka bir şeye ihtiyacımız yok babaanne" dedim. Sonunda inanmayan birkaç arkadaşı okulda bırakıp düştük mabedin yollarına. Orjin’in oraları bile unutamam o gün. Çiçekçinin orası bile hiçbir zaman bu kadar kalabalık görünmemişti gözüme, kimbilir stadın çevresi nasıldı? Düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyordu ya bir Allah bilir. Ancak tüm o kalabalığın gözlerinde ipleri elimizde tutamayışımızın endişesi okunuyordu. Her zaman olduğundan daha sessizdi dışarısı.
Stadyuma doğru yürümeye başladık bir müddet sonra. Kapalı’ya girecek arkadaşlardan ayrılıp Eski Açık’ın yolunu tuttuk. Stada girdiğimizde herkesin umudu olduğunu gördüm. Tüm sezon boyunca verilen emeği ve hatta büyük olasılıkla gelecek ikinciliği alkışlamak istiyordu Galatasaray taraftarı. Yine de "Ya olursa" vardı sarı kırmızı kalplerde. Kapalı’ya baktım. Onlar her zamanki gibi hazırlıklıydı. Maç bitecek "Sarıyla Kırmızıyla Alnımızın Akıyla" gelecek başarıyı kutlayacaktık. Ha, bir de Kapalı’nın tepesine dizilen maytapları görünce daha da bir heveslendim.
En sonunda başladı şampiyonluk yolundaki son 90 dakika. Gözler sahada, kulaklar Denizli’deydi. Galatasarayımız kendi üzerine düşeni yapıyor ve ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyordu. Diğer tarafta ise 0-0’lık beraberlik vardı. "Haydi be Denizli, bi’ 45 dakika daha" diyorduk ama orada ha bire duran maç içimize de kurt düşürüyordu haliyle. Saatler 20:45 olduğunda Mabet’teki skor 3-0 lehimizeydi. Artık ben ve etrafımdaki kimse sahada olanla ilgilenmiyordu. Yanımda heyecanla radyo dinleyen arkadaşların surat ifadelerini gördükçe öteki dünyayla bu dünya arasında mekik dokudum. Bizim maç bitmek üzereydi ama maçlar aynı anda başlamasına rağmen Denizli 16 dakika geriden geliyordu. Allah bizi sınıyor olmalıydı. Derkeeeeen... Etrafımdaki herkesde bir şaşkınlık gözledim. İlk anda sevinç mi üzüntü mü olduğunu anlamadım. Adını koyamamış, telaş içinde bekliyordum. Yanımdaki radyolu arkadaşın gözlerinin içine umutla baktım. "Evet" dedi, "gol, Denizli 1-0 önde"... Arkadaşlarıma baktım... Biri yere kapanmış, elleri yüzünde. Diğeri tanımadığı adamın biriyle sarmaş dolaş. Ötekiler gözleri yaşlarla dolu ve ne yaptıklarını bilmez bir haldeler. O an kendi gözümden akan yaşların farkında bile değilim. Yanımda tanımadığım bir renkdaşım bana döndü "Şampiyonuuuuuz" dedi ve sarıldı. Ben de karşılık verdim. Sonra bizim maç bitti.
Hemen telefona sarılıp Antalya’yı, evi, aradım. Babama sordum "Kaç dakika uzatma verdiler orada?" diye. "16" cevabını duyunca çöktüm, kaldım. Mevzubahis dakikayı dualarla geçirdik. Sonradan gelen şampiyonluk da tesadüf değil milyonların duası sayesinde geldi. Delirdik...
Mikautadze ile oyun düzenini çok daha güçlü kılarsın
-
Dybala'nın ismi geçti, kimini heyecanlandırdı, kimi ise yanlış tercih dedi.
Ben heyecanlanmadım ama yanlış hamle olduğunu da düşünmedim. Geldiğimiz
sevi...
16 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder