23 Şubat 2009 Pazartesi

Yuvana Hoşgeldin Kaptan

Yakınlarım bilir benim Bülent Korkmaz'a olan hayranlığımı. Galatasaray deyince benim aklıma ilk gelen isimdir kendisi. Metin Oktay'ı izleme fırsatı bulamadım, ne kadar büyük bir Galatasaraylı olduğunu kendisini izleme şansına erişenlerden duydum, öğrendim. Fakat Bülent Korkmaz'ın Galatasaraylılığına kendi gözlerimle şahit oldum. Bu açıdan bakarsak, bunun benim gözümdeki değeri çok önemlidir.
Profesyonel olarak 18 seneyi, toplamda 26 seneyi tek bir forma altında geçirmek herkesin kolaylıkla erişebileceği bir mertebe değildir. Bülent "Cesur" Korkmaz çocuk yaşta girdiği Florya'dan ancak futbolu bıraktıktan sonra ayrıldı. Yıllarca formasını derisi yaptı, Galatasaray neredeyse o da oradaydı. Galatasaray tribünlerinde bir pankart vardı vakti zamanında. Metin Oktay ve Bülent Korkmaz'ın yan yana resmedildiği bu pankartın altında yazardı dev puntolarla: "Bu Hayat Burada Biter"... Nasıl ki AC Milan taraftarı Paolo Maldini'yi "Bay Milan", Inter taraftarları Javier Zanetti'yi rakibin solunu çökertmesi dolayısıyla "Traktör" olarak çağırıyorlarsa, Bülent Korkmaz da yıllar yılı Ali Sami Yen tribünlerinin Büyük Kaptanı'ydı! Kolay ulaşmadı bu payeye. "Taraftar sahaya inse nasıl olur"un cevabıydı Büyük Kaptan. Kopenhag'daki finalde, Vikingler'in ülkesinde gemisini terk etmedi. Çünkü kaptanlar en son terk ederdi. Fatih Terim tarafından kadro dışı bırakıldığında bile Florya kapıcısı olarak kalmayı Galatasaray'dan kopmaya yeğ tuttu.
Hiçbir zaman içime sindiremedim bu büyük adamın, Galatasaray efsanesinin çok sevdiği kulübüyle yollarının ayrılış biçimini. Bu forma altında çeyrek asırı devirmiş, yıllarını Galatasaray'a vermiş adama kulübü bir yılı daha çok gördü. Hak etmiş olduğu jübileyi elde edememiş olmasını bırakın yıllar önce girdiği kapıdan aynı şekilde çıktı. Sessiz sedasız... Dedim ya ben bunu hiç sindiremedim. O gün bugündür Kaptan ile Galatasaray'ın yollarının tekrar kesişeceği o büyük günü bekledim. Biliyordum çünkü Galatasaray onsuz, o da Galatasaraysız yapamazdı. Eşyanın tabiatına aykırıydı bu bir kere.
Büyük Kaptan ile Galatasaray arasında yarım kalmış bir şeyler vardı. Gün itibarıyla Bülent Korkmaz Galatasaray'ın Skibbe'den boşalan teknik direktörlük koltuğunu 1,5 yıllığına devraldı. Ne yalan söyleyeyim bu günün geleceğini bekliyordum ama dün akşamdan beri Bülent Korkmaz ismi gelmiyordu aklıma. Ağır yenilginin getirmiş olduğu düş kırıklığı yüzünden mantıklı düşünemez hale gelmiş olmalıyım. Haberi aldığım andan bu yana şapşal şapşal sırıtmaktayım. Yine de kafamda bazı çelişkiler yaşamıyor değilim. Fatih Terim'in ikinci Galatasaray dönemini ya da Hagi'nin Galatasaray'daki teknik adamlık günlerini düşününce aynı durumu Kaptan'ın yaşamasından endişe etmeye başladım. Yine de bir şeyin sonunu düşünmek, felaket tellallığı yapmak ne kadar doğru ki? Biz daha yolun başında Galatasaray'ın içini bilen adama, Galatasaray Ruhu'nun gün yüzüne çıkmasında pay sahibi olan adam güvenmezsek, kime güveneceğiz? Tüm handikaplara, tüm olumsuzluklara rağmen ben Kaptan ile güzel günler göreceğimize inanıyorum. Evet, belki biraz fazla iyimserim, belki biraz fazla duygusalım ama bunun böyle olmasını istiyorum, her Galatasaraylı gibi... En azından biliyorum ki artık Galatasaray kaybetse bile savaşmadan kaybetmeyecek.
Kaptan yıllar önce sözleşmesini uzatmak için kalemi eline aldığında "Bu transfer değil, evlilik" demişti. Evine, yuvana yeniden hoşgeldin Büyük Kaptan!

1 yorum:

Juan y Fer dedi ki...

Hello,
good luck for Bulent. It is sure that he will make a better work than Skibbe.
Regards,
http://saqueneutral.blogspot.com/
(a blog about sport in English and Español)