Alper Tezcan'ın futbolu nasıl algıladığını ya da yeşil zemin üzerinde topun peşinden nasıl koşturduğunu hiç hatırlamıyorum. Ancak Alper'in üst üste gelen sakatlıklarını, bunları takip eden sayısız ameliyatını ve en büyük varlığı değerleri olan bir kulübün futbolcusuna nasıl sırt çevirdiğini dün gibi hatırlıyorum. UEFA Kupası'nı kazanan kadroyu ezbere bilmek bizim görevimizdi sanki. İstiklâl Marşı'nı bile ara sıra karıştırırdık ama 17 Mayıs 2000'de destan yazan kadroyu ezbere sayardık, takılmadan! Alper Tezcan da onlardan biriydi. Kupanın alınma sürecinde fiilen görev almadı belki ama en az Hakan Şükür kadar, Bülent Korkmaz kadar, Popescu kadar, Hagi kadar payı vardı onun da. Tıpkı Kerem'in, Emrah'ın ve hatta birtakım şahsiyetsizlerin de pay sahibi oldukları gibi. Hiçbir şey de olmasa bile adına 2000 Ruhu dediğimiz ve bugün bile küllerini aradığımız olgunun oluşmasında katkıda bulunanlardan biri olduğu için önemlidir Alper Tezcan. Belki 14 yaşındaydık ama önümüzdeki maçın bizim için ne kadar önem arz ettiğini biliyorduk. UEFA Kupası finaliydi yahu önümüzdeki... İngilizler'den 8 yiyen, beraberliklerde arabasına atlayıp tura çıkan ülkenin Avrupa'daki mutlak kısır döngüsü yıkılıyordu artık be! Türk futbolunun zirve yaptığının resmi değil de neydi bu? Galatasaray'ın koyduğu bir çıtaydı 17 Mayıs... Rakiplerin bile hedef büyütmesine vesile olan olay bu değil miydi? Kimsenin ulaşamadığı ve Galatasaray dışında bir başkasının ulaşmasının imkan dahilinde olmayacağı aşikar değil miydi? Bunun önemi daha nasıl anlaşılırdı ki?
Bir süredir spor basınında takip ediyoruz Alper Tezcan'ın yaşadıklarını. Ödenmeyen hastane masrafları, ailenin içine düştüğü bunalım... Galatasaray Spor Kulübü'nün sırtını çevirdiği efsane kadronun efsane oyuncularından Alper Tezcan içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için hayatının şu dönemine kadar elde ettiği en şerefli payeden, UEFA Kupası şampiyonu olan kadroda yer aldığını belgeleyen şeyden, madalyasından feragat etmek zorunda kalıyor. Dün itibarıyla bir internet sitesinde 2000 UEFA Kupası madalyasını açık artırma ile satışa çıkardı. An itibarıyla madalyaya verilen en yüksek değer 57.100 TL. Müzayede 23 Şubat tarihinde saat 11:00'da son bulacak ve en yüksek bedeli veren şahsiyet madalyanın yeni sahibi olacak. Alper Tezcan, "Ben hâlâ iyi bir Galatasaraylı'yım" cümlesini kuran Alper Tezcan, belki elde edeceği para ile hayatını kurtaracak ama eminim ki mutlu olmayacak. Çünkü ne zaman vitrinine göz atsa oradaki boşluk canını çok acıtacak.
Beni en çok üzen ise Galatasaray Spor Kulübü'nden herhangi bir ismin çıkıp da Alper'e sahip çıkmaması oldu. Ben elimden gelse madalyayı alıp Alper'e armağan edeceğim ama gelmiyor işte, gelmiyor! Yok mu koskoca Galatasaray Kulübü'nde bu düşünce ile hareket edebilecek bir babayiğit?
Gomis'in transferi de, ayrılığı da büyük kırılmadır
-
Gomis'in Galatasaray'da geçirdiği 2.5 sezon var. 2.5 sezonda kazandığı 2
şampiyonluk. Yarım sezon diye nitelendirdiğimiz dönem ise "düşme hattının
sıcak...
10 saat önce
2 yorum:
Alper'in hikayesini PCLion gayet açık yazmış ben kulübün ona sırt çevirdiğini sanmıyorum ..
yazı burada:
http://pclionfc.blogspot.com/2009/02/satlk.html
Alper'e kulübün sırt çevirdiğini sanmıyorum ancak bir galatasaraylı futbolcunun bu duruma düşmesi çok acıklı...Ben yönetici olsam bu madalyayı açık artırmada satın alır ve Alper tezcana yeniden hediye ederdim... (tabii herkes benim gibi yufka yürekli değildir :)
Yorum Gönder