29 Nisan 2008 Salı

Galatasaray: 1 - Fenerbahçe: 0

Son zamanların belki de en sakin maç öncesine sahip bir derbiydi Galatasaray-Fenerbahçe derbisi. Sezonun erken finaliydi. Şampiyonu büyük ölçüde tayin edecekti. İkili averajda da üstünlüğü ele geçireceği için Fenerbahçe'ye beraberlik de yetecekti. Yabancısız, teknik direktörsüz Galatasaray'ımıza ise galibiyetten başka hiçbir sonuç yaramayacaktı. Üstelik durumun beraberinde getirdiği sinir ve stres de cabasıydı. Yine de Ali Sami Yen Stadyumu'nu dolduracak taraftar sabretmeyi, gerektiğinde de stadı eski günlerine döndürmeyi bilirdi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 3-0 gibi net bir skorla mağlup ettikten sonra. Lider Fenerbahçe ile puan puana zirve mücadelemizi sürdürmüştük. Yine de puan eşitliği işimize yaramıyordu. Kalan haftalar için inisiyatif elimizdeydi. Yani kendi göbek bağımızı kendimiz kesecektik. Bunun için ligin 32.haftasında konuk edeceğimiz ezeli rakibimizi yenmekten başka çıkar yolumuz yoktu. Yendiğimiz takdirde kalan iki haftaya 3 puanlık bir farkla önde girme avantajına sahip olacak, aksi takdirde Şampiyonlar Ligi'ni dahi zora sokacaktık. Dolayısıyla böyle bir derbinin öncesinde büyük gerilimlerin yaşanacağı tahmin edilirken, maç saatine dek sadece Hakan Şükür'ün "Kutlu Doğum Haftası'na yakışır bir derbi olsun" sözü tartışılmıştı. Sahada son sözü söyleyecek olanlar ise kulakları tıkalı bir şekilde kamptaydı.
Maç günü İstanbul'daki yağışlı hava bile Ali Sami Yen'in gelin gibi süslenmesini ve ortaya çıkan karnaval havasını engelleyememişti. Stadyum çevresinde binlerce Galatasaraylı zaferden ve şampiyonluktan emin bir şekilde marşlar ve şarkılar söylüyor, maça hazırlanıyordu. Stadyum içinde de hiçbir şey farklı değildi. Fazlası da vardı hatta. Tribünlerin önüne konuşlandırılmış konfeti makinaları, dağıtılan sarı kırmızı damalı bayraklar, erkenden dolan tribünler ve hatta kapatıldıkları kafesi doldurarak kareası tamamlayan Fenerbahçe taraftarları. Maç henüz başlamamıştı ama bu durum tarafların birbirlerine giydirmeye başlamasına engel değildi. Civciv gibi sapsarı gelmiş 1500'e yakın Fenerbahçe taraftarının takımlarına sahip çıkmasını izledik önce. Alacağı tepkilerden korkarak ısınmaya kulaklıkla çıkan Volkan ve saz arkadaşlarını tribüne çağırarak alkışladılar, moral verdiler. Ne de olsa Fenerbahçe taraftarı hep destek, tam destek verirdi. Alemin Kralı sahaya çıktığında ise Ali Sami Yen eski günlerini anımsattı bir anda. Kulakları sağır eden bir tezahürat, etrafta uçuşan konfetiler, tribünlerde ileri geri hareket eden atkılar ve melül melül etrafta olan biteni izleyen rakip takım ile taraftarları. Zafer için kapan kurulmuş, av saatinin başlaması bekleniyordu.
Maç başladığında tribünlere takım da ayak uydurmuş ve ilk dakikalardan itibaren 8 yabancı futbolcuyla sahaya çıkan rakibini kendi sahasına hapsetmişti. 26.dakikaya kadar baskılı oynayan ancak ciddi gol pozisyonuna girmekte zorlanan takımımız bu dakikada Emre'nin yaklaşık 60 metrelik uzun pasında topla buluşan Ümit'in çektiği şutun direkten topu ile rakip kaleyi sarsmaya başladı. Fenerbahçe maçlarında sahip olduğumuz dillere destan şanssızlık yine kendini göstermiş oldu. Bu pozisyondan 4 dakika sonra Shabani Nonda savunmadan seken topa bekletmeden vurdu ve top kaleci Volkan'ın şaşkın bakışları arasında doksan diye tabir edilen noktayı adeta yalayarak dışarı gitti. 33.dakikada sahneye yine Nonda çıktı. Sağ çaprazda topla buluşan Kongo'lu futbolcu kimsenin beklemediği anda sürpriz bir şut çıkarsa da kaleci Volkan bu topu da kornere çelmeyi başardı. Devrenin sonlarına yaklaşırken Sabri orta saha çizgisine yakın bir yerden ceza sahasına doğru uzun bir top oynadı. Kaleci Volkan ve savunma oyuncusu Edu topa aynı anda çıkında aralarında yaşadıkları anlaşmazlık sonucu top her ikisini de aşıp Galatasaray'ın sahadaki tek yabancısı Nonda'nın önüne düştü. Bomboş kale ile karşı karşıya kalan Nonda ise hafif bir kafa vuruşu ile topu Fenerbahçe ağlarına göndererek skoru 1-0 Galatasaray lehine çevirdi. Kalan dakikalarda her iki taraf da ciddi bir pozisyon üretemedi ve maçın ilk yarısı sona erdi.
İkinci yarıda herkes Fenerbahçe'nin baskılı bir oyun oynayacağını düşünürken Galatasaray oyundaki kontrolü hâlâ elinde tutuyordu. 62'nci dakikada Nonda'nın yerine oyuna dahil olan "çok konuşulan adam" Hakan Şükür 71'inci dakikada ceza sahası içinde topla buluştu. Kaleci Volkan ile karşı karşıya kalan Kral'a Edu'nun arkadan müdahalesi sonucu oluşan net penaltı pozisyonunu hakem Fırat Aydınus devam ettirerek maçın kaderine doğrudan etki etti. 81'inci dakikada da Ayhan ile rakibi ikiye iki yakaladık. Ayhan pasında topla buluşan Hakan Şükür'ün vuruşunda top savunmaya çarparak kornere gitti. Kalan dakikalarda da skora etki edecek bir gelişme olmayınca Galatasaray'ımız sahadan 1-0'lık galibiyetle ayrılarak puanını 73'e çıkardı ve kalan 2 haftaya lider olarak girdi. Takımımız önümüzdeki hafta bu sezon büyük bir çıkış yakalayan ve 70 puan ile üçüncü sırada yer alan Sivasspor'a konuk olacak. Kalan haftalarda bir beraberlik opsiyonumuz bulunsa da Galatasaray'ımız orada da galibiyet için mücadele verecek.
Maçın ardından yenilgiyi hak ettiklerini belirten Fenerbahçelilerin dışında hazımsızlıklarını gideremeyenler de vardı. Bunlardan biri Ercan Saatçi'ydi mesela. Maç öncesi yapılan koreografide yer alan sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşması kendisini rahatsız etmiş. Ancak kendisi Galatasaray'ın 103 yıldır sarı-kırmızı forma ile yeşil zeminler üzerinde mücadele ettiğini mağlubiyetin acısı ile unutuvermiş. Olur öyle. Hazmededur.
Bir ikinci hazımsız Fenerbahçeli tayfa da Fenerbahçe'yi Samandıra Tesisleri'nde karşılamış ve "Hep destek, tam destek" vermiş. Nasıl mı? Buyrun;

1 yorum:

bilog dedi ki...

edu ve volkandan seken topun da direkt nonda'nın önüne düşmesi çok enteresandı. öyle bi noktaya düştü ki, bi iki adım sagına soluna düşse gol atma şansı azalacaktı belki de. fenerbahçeye karşı olan şanssızlığa inat bir pozisyondu sanki:)