13 Nisan 2008 Pazar

Galatasaray: 1 - Trabzonspor: 0

Geçen haftanın çamurlu formalarının ardından sağdaki resim bu haftayı çok güzel şekilde özetliyor aslında. İnancın bir simgesi o pankart. Tüm zorluklara karşı bir başkaldırı örneği aynı zamanda. Avına odaklanan aslanın son hamlesini yapmadan önce zamanı yavaşlatmasının kelimelere vurulmuş hâli belki de. Evet, maçtan önce kalan 5'di, artık 4. Maçtan önce söylemiştik zaten. Aslında haftalardır söylüyoruz. Galatasaray'ın olduğu yerde rakibi sadece kendisidir.
Ligin 30.haftasında konuk ettiğimiz Trabzonspor'u ilk yarıdaki maçın skoru ile mağlup edip evine eli boş gönderdik. Pek de bir amacı yoktu Trabzonspor'un. Ne küme düşecek ne de Avrupa kapılarından içeri girmeye çalışacaktı. Ancak ne de olsa rakibi Galatasaray'dı ve yılların getirdiği rekabete ihanet edemezlerdi. Lâkin Ali Sami Yen'e gelirken karşılarında bu denli iyi bir Galatasaray bulacaklarını tahmin etmiyor olmalıydılar. Zira biz bile edemiyorduk.
Maç başladığında geçmiş haftalarda izlediğimizden de farklı bir Galatasaray vardı sahada. Uzun zamandır taraftar takımını bu denli istekli görmemişti. Öyle ki 30'unu devirmiş, bir zamanların dinamosu Okan Buruk eski günlerini aratmadı. O günleri tribünde izleme fırsatını tarih sayfalarında bırakan bana süper bir armağan gibiydi bu. Sonra yanında onu destekleyenleri de unutmamak lâzım. Bu sezon kendini aşmış bir Mehmet Topal, altın sezonunu yaşayan Ayhan Akman ve takımın genç yıldızı Arda... Bu dört isim orta sahada öyle bir mücadele verdiler ki Trabzonspor ilk dakikalardan itibaren baskının esiri oldu. Şayet Hakan Şükür ve Ümit Karan biraz becerikli olabilseler henüz ilk yarı sonunda Galatasaray çok farklı bir galibiyeti garantileyebilirdi. Ancak belliydi... Trabzonspor kalesine büyü yapılmıştı ve kalelerin bir an önce değişmesi gerekiyordu.
İkinci yarı başladığında da oyunda pek bir farklılık yoktu. Trabzonspor yine pozisyona giremiyor, Galatasaray yine oyunu rakip yarı alana yığıyordu. Neyse ki kalelerin değişmesi meyvesini verdi. Büyücüye verilen para sadece tek kaleyi lanetlemek için yeterliydi belli ki. 50.dakikada Ümit'in soldan içeri kestiği topu Arda güzel bir vuruşla filelere gönderdi. Bu dakikadan sonra skorun da etkisiyle ortada geçen oyun son dakikalarda yine ivme kazandı. Son 5 dakikada Nonda ve Hakan Balta ile çok net iki pozisyondan daha yararlanamadık. Ancak bunların hiçbiri maçı kazanmamıza bir engel değildi.
Trabzonspor maçının ardından ipleri hâlâ kendi elimizde tutuyoruz. Haftaya Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun yollarını aşındırmak için gün sayıyoruz...

Hiç yorum yok: