18 Haziran 2007 Pazartesi

Yaprak Dökümü 4 - Sasa Iliç


2005 yılının yaz aylarındayız. Galatasaray 100.yılını üçüncü sırada bitirince ne tadım kalmış ne de tuzum. Günlerimi her sabah aldığımız gazetelerdeki transfer haberlerini takip ederek geçiriyorum. Hiçbirine inanmıyorum ama ders çalışmak dışında yapacak başka bir işim olmadığı için heyecanlanacak yer arıyorum. Haberlere bakılırsa gidişat süper. Luis Figo ve Robert Pires bitirilmiş, birkaç yıldız daha da sıradaymış. Hiçbiri gerçekleşmedi tabii.
Ligin başlamasına kısa bir süre kala Galatasaray tarihinin en basiretsiz yönetimi elle tutulur ender transferlerinden birini sessizce gerçekleştirmişti. Ancak Partizan'da efsane olmuş bu adamın ismini biz ilk defa duyuyorduk ve kendisi bizim için tam bir kapalı kutuydu. İsmi Sasa İliç olan bu hücuma yönelik orta saha oyuncusu hazırlık maçlarında nasıl bir topçu olduğunu belli etmişti aslında. Neyse ki resmi maçlar da başlamıştı. Ligin ilk haftası Konyaspor'u konuk ettiğimiz maçta Iliç takımın iki golüne de imzasını atmış ve maçı da kazandırmıştı. Taraftarla ilk buluşması böyle olmuştu işte.
Tarihimizin belki de en zorlu sezonu ilerledikçe Sasa attığı kritik gollerle takımı sırtlıyor ve taraftarın "Paşa"sı oluyordu. Ali Sami Yen tribünlerinde attığı her golden sonra stadta "Sasa Iliç Oleeey" sesleri yükseliyordu. Taraftar gerçekten sevmişti kendisini, kendisi de Galatasaray'ı. Her ne kadar sessiz bir tip de olsa belli ediyordu işte.
2006/2007 sezonuna başlandığında ise kendisi şampiyon takımın oyuncusu olmuştu. Ligde işler istendiği gibi gitmiyordu. Gerets ile arasının da pek iyi olduğu söylenemezdi. Hoca ona asla 90 dakika sabredemiyordu. Yine böyle maçlardan birinde Galatasaray, Gençlerbirliği ile karşılıyordu. Karşılaşmanın üçte ikilik bölümü tamamlandığında skorda denge vardı ve saha kenarından oyuncu değişikliği için direktif verilmişti. Dördüncü hakem tabelayı kaldırdığında 22 numaranın oyundan çıkacağı işaret ediliyordu. Bu isim Iliç'ti. O ana kadar aslında çok iyi bir oyun çıkarmasına rağmen bu karara isyan etmemeyi seçti ve koşar adımlarla saha kenarına gelirken kendisinin yerine oyuna girecek Hakan Şükür'e de başarılar diledi. Netekim Kral oyuna girdiğinin 20. saniyesinde golünü attı. Buna en çok sevinen isim de saha kenarına alınan Iliç oldu. O an yaşadığı çocukça sevinç Galatasaray taraftarlarınca hiç unutulmayacaktı.
Tüm bunların yanında takım içinde de işler pek yolunda sayılmazdı. Yönetim futbolcuların borçlarını ödemekte zorluk çekiyordu. Birçok yerli oyuncu dahi bu konuda zorluk çıkarırken "Paşa" sesini bile çıkarmadı.
Ve gitti. Gerets, Mondi, Ergün derken o da ayrılanlar furyasına katıldı. Üstelik tüm alacaklarına rağmen takıma para kazandırarak ayrıldı. Kırk yılda bir eli iş tutan yönetimin kurbanlarından biri olarak ayrıldı. Ancak her şeye rağmen Galatasaraylı Iliç olarak ayrıldı. Galatasaraylılar'ın kalbinden ise hiçbir zaman ayrılmayacak.
Güle güle Paşam. Yolun açık olsun.

Hiç yorum yok: