15 Kasım 2009 Pazar

Galatasaray: 74 - Fenerbahçe: 72

Bu gece Abdi İpekçi'de NBA'dan kalma bir görüntü vardı aslında. Tribünler dolu, takımlar da Galatasaray ile Fenerbahçe olunca aksini düşünmek mümkün olmuyor zaten. Galatasaray bugün uzun bir aradan sonra Fenerbahçe'ye karşı Abdi İpekçi'de evsahibi konumundaydı ve bunun da bir getirisi olarak ardına 10 binin üzerinde taraftarın desteğini de almıştı. Her daim diyorum, yineleyeceğim. Galatasaray'ın Fenerbahçe karşısında "şanssız" olarak kabul görmeyeceği tek branş basketboldur. Çok büyük istisnalar olmadığı takdirde hak eden, kuvvetli olan ekip maçı alıyor. Tabii bizim basketbolcuların bu maçlara mental olarak biraz daha iyi hazırlandığını da unutmamak gerek.
Müthiş başladı Galatasaray maça. Çok uzun bir süre boyunca da rakibinin öne geçmesine izin vermedi. Savunmadaki hırs bu maçın ne kadar çok istendiğinin bir göstergesiydi aslında. Netice de öyle de oldu. İki kez uzatmaya giden maçı hak eden kazandı. Yine de üzerinde durulması gereken şey bambaşka aslında. Takım maçı istiyordu, evet, fakat aynı şeyi G.Saray taraftarı için söylemek pek mümkün değil. Aslında içeride oynanan her F.Bahçe maçında olan bu. İşler biraz kötüye gidince taraftar olay çıkarır, salon boşaltılır, ve bunun cezasını takım çekerdi. Bugün de işler tam Galatasaray'ın istediği gibi giderken taraftarlar yeniden sahne aldı. Birkaçı sahaya inip Fenerbahçe bench'inin üzerine yürürken, bir kısmı tribünlerden yabancı cisimler fırlattı. Anlaşılan o ki Galatasaray taraftarı futbol takımının üzerlerine üflediği hüsranın acısını salonda atmaya çalışıyor. Ben merak ediyorum... Kalan dakikalarda tribünler boşaltılsa, yaşanan tramvadan etkilenen oyuncular konsantrasyonlarını yitirse ve maç kaybedilse hesabını kim verirdi? Eminim taraftar vermezdi. Onlar muhtemelen ev yolunda "Oğlum fırlattığım çakmak X'in kafasında patladı ya bu kâfi" cümlesini kuruyor olurlardı.

1 yorum:

sinem dedi ki...

alakasız yorum: o dövme süpermiş ya!