6 Kasım 2009 Cuma

Dinamo Bucharest: 0 - Galatasaray: 3

Gheorghe Hagi'nin çevresindekilerin tavrı her şeyi çok net bir şekilde özetliyor aslında. Evet, Galatasaray UEFA Avrupa Ligi'nde son iki maçını oynamadan gruptan çıkmayı garantiledi. İşin bir diğer boyutu ise Galatasaray artık Avrupa'da Kinder'den çıkan ekipler karşısında sürpriz yaşamıyor. Tam olması gerektiği gibi her şey. Büyük takım büyüklüğünü gösterip rakip ayrımı yapmıyor.
Dinamo Bükreş iki hafta önce çapını belli etmişti aslında. Ne yalan söyleyeyim daha kuralar çekildiği gün Panathinaikos yerine dert edecek birilerini kestirmiştim gözüme. Gereğinden fazla büyütmüşüm. İlk maçtaki 4-1'lik skora rağmen gerek mental gerekse fiziken herhangi bir gelişme gösterememiş Rumen temsilcisi. Taraftarlarından yoksun oluşlarının ille de bir etkisi vardır ama son umutlarını bağladıkları maçı kötü başlayıp kötü bitirdiklerini görünce "Demek ki adamların güçleri bu kadar" demekle yetindim. Öyle ki ileride basıp rakip savunmayı boğan Baros, sağ kanadı koridora çeviren Keita ve tüm handikaplarına karşın Elano'nun yokluğunda ilk düdükten itibaren oyunu domine eden bir Galatasaray izledi futbolseverler. Keita ve Elano'nun arka arkaya görmüş oldukları kırmızı kartların kesik yemelerinde rol oynadığını düşünüyorum ama zaten bu da başka bir yazının konusu...
Son zamanlarda Galatasaray kalesine asılı ağların havalanmadığını pek görmedik. Sivasspor'a karşı oynanan son lig maçında Ayhan'ın yerine Barış'ın monte edilmesi ve orta üçlünün Mehmet, Mustafa ve Barış ile kurulması her ne kadar rotasyon olarak yorumlasa da belli ki Rijkaard'ın düşündüğü şey farklıydı. Mustafa gibi sahada basmadık yer bırakmayan bir futbolcunun yanına azmiyle onun açığını kapatacak biri gerekiyordu ki bu noktada denenen isimdi Barış. Yaşadığı performans düşüşünün akabinde kesik yemiş olması Barış'a olumlu yansımış, bu kesin. İki maçtır kalemizi gole kapatıyor oluşumuzun orta alandaki bu değişim olduğunu söylesek yanlış bir şey dile getirmiş olmayız sanırım. Yine de Sivasspor ve Dinamo Bükreş'in zayıf rakipler olduğunu da bir kenara yazmak gerek.
Galatasaray kendisine bir üst turun kapısını açacak maçı Kewell, Nonda ve Mehmet'in golleri ile 3-0 kazandı. Mehmet Topal'ın uzak mesafeden gelen golü hoş, uzun zaman sonra takımımızı bir Avrupa kupası grubunun zirvesinde görmek çok daha hoş.

1 yorum:

Jordan dedi ki...

ne zaman Hagi'yi tribunde gorsem yuzumde garip bir gulumseme olusuyor. cok ozledik be.!