
İlkokul yıllarım geride kalalı uzun bir süre oluyor. Neredeyse üniversite bitecek. O hâlâ oynuyor, hâlâ atıyor. Allah var, şampiyonluğu aldığımız son Gençlerbirliği Oftaş maçında stadyuma giderken aklımda maç sonunda kaldırılacak kupadan başka bir şey yoktu. Sonra maç başladı. Kral golü attı. Acı gerçek kafama dank etti. Pek düşünemedim şampiyonluğu. Aklımı başka bir düşünce meşgul ediyordu artık. İçimi burkan, herkesin gülüp zıpladığı ortamda kendimi yabancı bir memlekette hissetmeme neden olan bir düşünce... Ya bu Kral'ın son maçıysa...", "Ya az önceki Ali Sami Yen'de attığı son golse...", "Ya maç bitiminde elinde yükselecek metal parçası onun parçalı forma altındaki son zafer kanıtı olursa..." Maçtan koptuğum an o andı. Anons edildi Numaralı'dan; "Galatasaray'ımızın golü... 9 numara... Kraaaaaaal..."
- Hakaaaaaaaaaaan!
Hep dem vurdum. Kulübümü, Galatasaray'ı hep sahip olduğu değerler ile yüce bildim. İslam Çupi'nin Fenerbahçe tanımını Metin Oktay'ın Galatasaraylılık tanımıyla kıyasladım. Vefa kimileri için bir semt iken, bizim için değildi. Sonra teker teker koptu yapraklar. Önce Galatasaray'a 27 yılını veren Büyük Kaptan'a istediği 1 sene çok görüldü. "Ya jübileni yap ya da..." denildi. Boynu bükük gitti kaptan. Şimdi bir diğer kaptan. Yönetim futbolcusuna sahip çıkamadı yine. "Galatasaray Hakan'ın yuvasıdır, o nasıl isterse öyle olacak" diyerek Kral'a sahip çıkılması gerekirken medyanın ve rakip takım taraftarlarının seslerine kulak verdi yönetim. Ve gün itibariyle gitti... Hâlâ bir kolun uzanıp beni çimdiklemesini ve bu kabustan uyandırmasını bekliyorum o kolun gelmeyeceğini bilerek.
Babalarımız bize Metin Oktay'ı anlattı hep. Onun Galatasaray sevgisini, futbolculuğunu, efendiliğini... Bayrağı benim neslim devralıyor artık. Yapılan tüm karalama kampanyalarına karşın Kral'ı savunmak, onu gelecek nesillere anlatmak bize düşüyor. Yıllar sonra çocuğumuz kucağımızda bir maçı izlerken kanattan yapılacak ortaya kafasını sokmaya üşenen santrforu görünce diyeceğiz hemen "Bak oğlum, sana hep bahsederim ya Hakan Şükür diye... İşte o olsaydı sokmuştu şimdi kafayı" diye... Sonra da uzatacağız elimizi rafa alacağız DVD'yi izleteceğiz golleri. Biz göremedik Metin Oktay'ı ama o görecek Hakan Şükür'ü...
Birilerinin bir taraflarına kına yakacağı bir gün bugün. Büyük ihtimalle memlekette sokaklara dökülerek de kutlanacaktır. Ancak biz, yani Galatasaraylılar, hiçbir şartta Kral'dan ayrı düşmeyeceğiz. Elbette kendisi de Galatasaray'dan... Bebek dünyaya geldiğinde onu annesi ile birbirine bağlayan göbek bağı kesilse de anne hiçbir zaman dışlamaz ya yavrusunu ve hatta daha sıkı sarılır ya ona, işte Hakan'ın bundan sonra yaşayacakları da bundan farklı olmayacak.
"Çünkü ayrılık da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder