Ligin ilk yarısı bittiğinde çok söz edildi kendisinden. Roma oynuyordu. AC Milan, Internazionale ve Arsenal gibi takımların kendisini renklerine bağlamak için yarıştığı belirtiliyordu. Ancak yolu Florya'ya düşüyordu. O gün düşünmüştüm "Ulan ne üzülmüştür şimdi Milano ekipleri ve Arsenal" diye. Şaka tabii. Kendisi Galatasaray'ı bir merdiven olarak gördüğünü ve gözünün daha yukarılarda olacağını söylüyordu İstanbul'a gelir gelmez. Afrika Uluslar Kupası'nda izledik kendisini. Aslında izleyemedik. Televizyonun karşısına izleyebilme umuduyla geçtik ki kendisi hep kulübeden destek veriyordu yeşik zemin üzerindeki arkadaşlarına. "Neyse..." dedik, "...gelince görürüz biz de". Geldi en sonunda. Ali Sami Yen'deki bir maçta oynadı. Hangisi hatırlamıyorum. O güne dair hatırlayabildiğim tek şey kendisine çok fena kızmış olduğumdu. Bir futbol mesafe tanıkmasızın ayağına gelen her topu kaleye göndermek zorunda mıydı? Neden yapardı ki böyle bir şeyi? O gün dedim "Aslanım senin yerin burası değil" diye. Galatasaray'ın basamakları biraz fazla yüksek gelmiş olmalıydı Barusso'ya. Tutunamadı ve kiralık geldiği Galatasaray'a şampiyonluk maçının ardından veda etti. Yine de son maçta takım arkadaşlarıyla ve kupayla o kadar haşır neşirdi ki dışarıdan gören biri 40 yıllık Galatasaraylı sanırdı kendisini. Bu da Galatasaray'ın bünyesine aldığı her kişide görünen bir olay zaten. Artık eski futbolcumuz olan Barusso'ya AC Milan, Inter, Arsenal ve diğerleri yolunda başarılar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder