19 Ekim 2009 Pazartesi

Galatasaray: 4 - Trabzonspor: 3

Takımın başındaki isim Gerets olsaydı muhtemelen maçtan sonra duyacağımız cümle şöyle olurdu: "Yediğimizden bir fazlasını attığımız müddetçe sorun yok!" Yalan da değil aslında. Koca sezondaki tüm maçlarını 1-0 kazanan bir takımın basbayağı şampiyon olacağı kadar gerçek. Ben bir takım maç kazandığı sürece tartışılmaz sanırdım hep. Kazanan bir şekilde haklı olmalıydı. Yine de birileri iki haftada yenen 6 golün açıklamasını yapabilir mi?
Galatasaray'ın takım savunmasında sıkıntı yaşadığı ortada. Birkaç haftadır bu böyle. Bunda en büyük pay hiç kuşku yok ki savunma ve hücum hattı arasındaki bağlantıyı kurmakla görevli olan ön liberolar. Sezona harika bir giriş yapan Mustafa Sarp formayı garanti olarak mı görüyor bilemiyorum ama kendisini değişilmez kılan mücadele özelliğinden de biraz kaybetmiş gibi. Çok uzun bir zamandır yokları oynayan Mehmet Topal ve Linderoth'a zaten değinmeyeceğim. Sakatlık sonrası takıma geri dönen Ayhan Akman'ın topla gereğinden fazla oynama sevdası ise bu hafta başımıza neredeyse büyük dert açıyordu. Galatasaray'ın savunma dörtlüsünü eleştirenlerin çok büyük bir yanılgı içinde olduklarını düşünüyorum. Servet, Gökhan ve Hakan'ı bir kenara bırakırsak savunmanın sağ tarafını teslim ettiğimiz Sabri'de bu sene büyük bir değişiklik gördüğümü söyleyebilirim. Bir düşünün... Bu sezon kaçıncı kez "Sabri bu maçta takımın en iyisiydi" ifadesini kullandık? Ben sayamadım artık. Bu denli yerden yere vurulmayı hak etmiyor bu adam. En azından bu sezonki performansıyla. Kendisini uzak mesafeden şut çekmeyi bıraktığı için de ayrıca kutlamak istiyorum.
Lider Fenerbahçe'nin mağlup olduğu haftada aradaki 5 puanlık fark kapatılmak zorundaydı. Yine de F.Bahçe mağlup sayılınca bizim de mağlup sayılmış olma ihtimalimizden haz etmiyordum. Galatasaray bu kez o bilindik senaryoyu uygulamadı. Kewell, Servet, Arda ve Baros ile sonuca gidip, karşılaşmadan 4-3 galip ayrıldı. Evet, 3 gol de yedi. Belki de, gerçekten, kazandığınız müddetçe kalenizde gördüğünüz gol sayısının bir önemi yoktur. Ancak rahat maç izlemek isteyen bir taraftar şikayetçi olabilir bundan ki onu da anlarım.
Malum, gelecek hafta Fenerbahçe deplasmanı var. Fenerbahçe'nin Gaziantep'ten 3 puanla ayrılması durumunda gelecek hafta oynanacak olan maç Galatasaray için tam anlamıyla bir ölüm kalım mücadelesi sayılacaktı. 1999'dan bu yana galibiyet yüzü göremediğimiz stadta alınacak bir mağlubiyet ligin erken kopmasına sebebiyet verebilirdi. 10 yıldır kazanamıyor oluşumuzdan ötürü atıp tutmayacağım. Zira şansımızın tutmadığını inkar etmek fazlasıyla abes olur. Yine de 2 puanlık bir farkın takım üzerinde yaratacağı stres, 5 puanlık farkın yaratacağından daha insancıl olacaktır.
Yazıyı kapatmadan... Gica'ya bakar mısınız? Bir zamanlar Ali Sami Yen çimlerinde yazılan nice destanda başrol oynayan adam bu kez aynı stadta taraftar olarak yerini alıyor. Gülümsemene kurban olacak yığınla adam var burada. Biliyorsun bunu. Hasta Siempre!

Hiç yorum yok: