2 Ekim 2009 Cuma

Galatasaray: 1 - Sturm Graz: 1

Bu sezon mağlubiyete ilk kez bu kadar çok yaklaştık. Panathinaikos deplasmanından 3 puanla dönünce grubu çok rahat tamamlayacağımızı düşünenler yanıldı. Evet, gereğinden fazla bir rahatlık var takımın üzerinde. Belli ki grubun son maçına kadar rahat nefes alamayacağız.
En son 2000 yılında karşı karşıya gelmiştik Sturm Graz ile. Şampiyonlar Ligi grup maçlarında oynanan iki karşılaşmadan da galip ayrılamamıştık. Skor anlamında değişen hiçbir şey olmadı. Koskoca ilk yarı boyunca girilen tek bir net gol pozisyonuna karşı Avusturya ekibi üç tane buldu. Devrenin uzatma anlarında buldukları gol ise kendilerine olan güvenlerini kamçıladı.
İkinci yarıda Galatasaray'ın takım halinde oyun disiplininden koptuğunu gördük. Bilhassa savunmanın başına buyruk tavrı maçı rahatlıkla Sturm Graz'a verebilirdi. Mehmet Topal'daki inanılmaz form düşüklüğü devam ediyor. Böyle devam ederse Fenerbahçeli Selçuk ile yarışır. Yıldız adayı Türk futbolcuların neden bir devamlılığı yoktur, merak ederim.
Milan Baros ise kaydettiği gole rağmen saç baş yoldurttu. Bunu ben bile söylüyorsam, anlayın ki Baros gerçekten kötüydü. Kaleye bir metre mesafeden üst direğe nişanladığı top Galatasaray'a sallamak için hazır bekleyen birtakım kalem oynatıcısını memnun edecek cinsten.
Arda Turan'a da değinmeden edemeyeceğim. Tamam canımız, ciğerimiz ama belli ki kafasına takılan şeyler var. Bir kere haftalardır yüzü gülmüyor. Bu da oyununa yansıyor.
Geride bırakılan haftaları göz önünde bulundurunca bu sezon aradan sıyrılan tek isim Keita gibi görünüyor. Adamın kötü oynadığı tek bir maç yok bu güne kadar. Maça etki etmek için elinden gelenin fazlası uğruna mücadele ediyor. Keita varsa, Galatasaray da oluyor. Nitekim bir geçiş dönemindeyiz. Her sene olur bu Galatasaray'da... Ne kadar çabuk atlatırsak o kadar iyi.

Hiç yorum yok: