21 Eylül 2009 Pazartesi

Kasımpaşa: 1 - Galatasaray: 3

Bu havadaki de ne? Bir kuş? Bir uçak? Yoksa Superman mi? O da değil? Kim bu yahu? Hem o topla ne yapıyor kale çizgisi üstünde? Ben çıkamadım işin içinden, çıkabilen beri gelsin.
Galatasaray ligin altıncı haftası için bugün Kasımpaşa'ya konuk oldu. Bu maça kadar oynadığı 5 maçta 15 puan çıkararak averajla liderlik koltuğunda bulunan Galatasaray, ligin son sırasına demir atmış puansız Kasımpaşa karşısında mutlak favoriydi hiç kuşkusuz. Fakat günümüz futbolu artık öyle favori mavori dinlemiyor.
Karşılaşma başbakanın adını taşıyan bir stadyumda oynanınca hemen başbakanın kimliğine bir bakmak gerekiyor. Özel yaşamı tabii ki beni alakadar etmez ama devlet büyüklerinin taraftarı oldukları takımlar her daim tartışma konusu olmuştur. Mesut Yılmaz bakanların başı iken açılan "Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey" pankartı futbol camiasına çok şey anlatırken, politikacılara da açık seçik mesaj veriyordu. Recep Tayyip Erdoğan'ın Fenerbahçeli olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Bir zamanlar Mustafa Kemal'in adıyla süslenen stadyumlar günümüzde gelip geçici başbakanların egoları altında eziliyor. Ülkemize kazandırılan RTE stadyumlarından ilkiydi Kasımpaşa'nınki. Rize'dekinin önceki adı Atatürk Stadyumu idi...
RTE Fenerbahçeli'dir... Kasımpaşa da öyle midir? Neticede stadyuma adını veren zat Kasımpaşa'nın çocuğudur. Peşinden gitmeyecekler de ne yapacaklar ki? Bir haftadır Galatasaray'ı nasıl yenerizin planını yapmakta Kasımpaşa futbol takımı. Elbette ki bir takımın diğerini yenmeyi planlaması kadar doğalı yoktur. Platini "Büyük takımlar kazandıkları kupaları konuşurken, küçük takımlar yendikleri büyük takımları konuşur" der. Koca sezonda tek bir maça böylesine odaklanan takıma ne demeli?
Kasımpaşalı futbolcular ve teknik heyetin hafta boyunca verdikleri hırs dolu demeçler bir derbi havası yakalamayı hedeflediklerini düşündürmüyor değildi. Maçtan önce kulübün resmi internet sitesinde birkaç sene evvel Ali Sami Yen Stadyumu'nda kazandıkları maçın fotoğrafları ile bezeli bir animasyon hazırlanması zaten yeteri kadar düşündürücüyken, 1-0 önde kapadıkları bugünkü maçın devre arasında popüler şarkı "Rütbeni Bilicen"in çalması niyedir? Ne güzel söylemişsiniz işte... Söylemekle kalmayın, uygulayın bir zahmet. Tüm bunların yanında belki de en fazla düşündürücü olan ise Kasımpaşa yönetiminin açıkladığı bilet fiyatlarıydı hiç kuşkusuz. Takımın sezonluk bilet fiyatları 100 TL iken bu maç için satışa sunulan biletlerin 120 TL olması bırakın da bizleri biraz düşündürsün. Aynı özveriyi suyun öteki tarafındakiler için de yapmazlarsa, şahsen darılacağım.
Maça gelelim ve yukarıdaki sorular ile fotoğrafın cevabını verelim. Fotoğrafta Kasımpaşalı bir futbolcunun kendi kale çizgisi üzerindeki topa eliyle müdahale ettiğini görüyoruz. Hayır, futbolcu bir kaleci değil. Söz konusu isim bir orta saha oyuncusu olunca ve hakemden pozisyonla ilgili herhangi bir yaptırım göremeyince sözün bittiği yere varıyorsunuz zaten doğrudan. Birileri 3 sene şampiyonluk sözü mü vermişti?
Karşılaşmanın 8'inci dakikasında vuku bulan bu pozisyonda hakem İlker Meral penaltıya hükmedip, Ali Güneş'e de kırmızı kartını gösterseydi muhtemelen Galatasaray maçı henüz başında koparacak ve tansiyon artmayacaktı. Bu ülkede insanlar istedikleri kadar hakemlere art niyetle yaklaşmasınlar, adamlar kendileri istiyor tartışılmayı yahu? Bu pozisyonda penaltı çalıp, kartına başvuramıyorsan kim yutturuyor seni bana hakem diye? Bu ülkede hakemler konusunda takınılmaya çalışılan iyi niyetler zorla, inatla, ısrarla istismar ediliyor. Zira başka açıklama bulamıyorum!
Galatasaray iyi oynamıyor. Fakat bol gol atarak kazanmaya devam ediyor. 26'ncı dakikasında 1-0 yenik duruma düştüğümüz karşılaşmadan 3-1 galip ayrılmayı Nonda'nın attığı 3 gol ile aldık. Sigara içen bir Hakan Balta'nın bile - şu an için - Caner'den iyi olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Elano'nun da attığı ve attırdığı gollere rağmen sahada - şu an için - ruh gibi dolaştığını da eklemek gerekiyor. Keita'ya ise söylenecek söz yok sahiden. Nonda ile ikinci yarıda oyuna dahil oldu ve damgasını vurdu. Nonda'ya da bir parantez açmak gerek. Bu sezonki performansıyla bunu hak ediyor. Dünya üzerindeki herhangi bir ligde yedek oturan bir futbolcunun gol krallığına oynadığını göremezsiniz. Bu ancak Türkiye'de olur. Önce Fenerbahçe'de Semih Şentürk, şimdi Galatasaray'da Nonda. Henüz ligin çok başında olmamıza rağmen Nonda attığı 5 golle bu alanda zirvede. Kanımca Nonda'nın artık ilk 11'deki yerini alması gerekiyor. Ama Baros ile ama Baros'suz...
Bu arada... En son "Elle kolla değil alın teriyle" dediğimizde şampiyon olmuştuk. Alın size bir "Lan, yoksa?" daha...

Hiç yorum yok: