7 Ağustos 2009 Cuma

Yaprak Dökümü #4 - Ümit Karan

Ümit Karan ardından söylenecek pek bir lafım yok. Yokluğu yürekte yer etmeyen biri için ağızdan kaç tane sözcük çıkabilir ki? 2001 yazında Galatasaray'a geldiğinde kaliteli golcü adayıydı. Hakan ve Jardel'in yokluğunda ileri ucun neredeyse tüm yükü üzerindeydi. Toplama takımla şampiyon olan Galatasaray'ın yıldızıydı. Varın gerisini siz düşünün! Tam 8 sene forma giydi Galatasaray'da. Nankörlük etmemek lazım, birçok unutulmaz maçta baş aktör olarak yer almışlığı vardır. Fakat yine de gereğinden fazla sürdüğünü düşünüyorum Galatasaray macerasının. Türk futbolunun bireysel anlamdaki en yeteneklerinden biriydi Ümit Karan. Bir bitiricilik ustasıydı. Beklenmeyecek anda rövaşataya kalkıp, rakip kaleciyi çaresiz bırakabilirdi. Lakin hiçbir zaman takım oyuncusu olamadı. Yedek kalmayı sürekli sorun etti. Partneri gol attığında o sırtını dönmeyi yeğledi. Neticede kendi eden kendi buldu. Golsüz geçen bir sezonun ardından kendisine yeniden Anadolu yolları gözüktü. Eskişehirspor forması altında gol kovalayacak artık. Şimdi çok mu mutludur acaba?

2 yorum:

rabesandratana dedi ki...

Selam sevgili ultranıl. Ne zamandır takip edemiyordum : )

Ümit Karan'a son şampiyonluğumuza kadar bir türlü ısınamamıştım. ama son şampiyonluğumuzda en büyük emeklerden biri de ümit'indir bence. Ön libero oynadıgı maçlar, savunmaya gelip canla başla çıkardığı topları falan unutamam. Ümit-Hasan gibi oyunculara bence hiç vefa gösteremiyoruz. ki diğer büyük oyuncularımız için de geçerli bu. Hakan Şükür - Kaptan Bülent - Jübile mevzuları vs...

Anıl dedi ki...

Yeniden hoşgeldiniz öyleyse :)

Biz, Galatasaray taraftarları, belki de bu konuda biraz fazla duygusal davranıyoruz. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; sonuçta yolların ayrıldığı efsane oyuncuların hiçbiri yıllarca bedava oynamadılar bu kulüpte. Ortaya bir emek koydular elbette ve neticede karşılığını da aldıklarını düşünüyorum. En nihayetinde spor yaşantıları sonrasında hâlâ bu spor üzerinden para kazanbiliyorlarsa bunda Galatasaray'ın payı büyüktür. Elbette takımın en büyük başarılarının altında imzaları olan isimlerdi bunlar. Ben yavaş yavaş Galatasaray'ın bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Sonuçta Galatasaray kadrosunda belli bir yaşa kadar barındırdığı futbolcuları ile devam etme kararı almıyorsa, bunun kadar doğal karşılanması gereken bir şey yok. Kimisine jübile teklif edilirken, kimisinin heykelinin bile dikilmesi gündeme geldi. Fakat hemen hemen hepsi de futbol oynamaya devam edeceklerini belirttiler. Sonra ne oldu peki?
Hasan Şaş'ın gönlümde yeri her vakit ayrıydı mesela. Şu son bir haftadır ağzından çıkanları duyunca tüylerim ürperiyor. Keza iki Hakan da öyle... Galatasaray kulübü bu kadar aşağılanmayı hak ediyor mu sizce? Hem de kendi "öz evlatları" tarafından?