1996/97 sezonu... Galatasaray takımın başına Fatih Terim'i getirmiş. Ankaragücü, Göztepe, Olimpik Milli Takım, A Milli Takım derken Fatih Terim kariyerinde sürekli bir kademe atlamıştı. En nihayetinde A Milli Futbol Takımı'nın yıllar yıllar sonra ilk defa büyük bir turnuvaya katılmasında başrol oynamıştı. Turnuvanın akabinde Faruk Süren başkanlığındaki Galatasaray yönetimi kulübün içinden çıkmış, kendi evladı Fatih Terim'i devrim niteliğinde bir kararla takımın başına getirmişti. Sezon pek de iyi başlamamış Galatasaray ligin henüz başı olmasına karşın yarışta biraz geride kalmıştı. Üstelik henüz ilk haftalarda takım Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'yi ağırlamış, kendi evinde rakibine 4-0 gibi farklı bir skorla yenilmişti. O maçın ardından konuşulanlar az çok biliniyor. Bir iddiaya göre Fatih Terim istifasını bile sunuyor. Medya baskılarını işin içine katmıyorum bile. Fakat o zamanki yönetim zor olanı yapıp sonuna kadar Fatih Terim'in arkasında durmayı seçiyor. Sonrası malum zaten. Bahsetmeye gerek var mı?
Kulüp bu aşamaya birkaç sene sonra yeniden ulaşma fırsatı yakaladı. Belki de Özhan Canaydın yönetimi takımı şampiyon yapan Lucescu'yu göndermeseydi, bugün Galatasaray'ı çok daha farklı bir konumda görebilirdik.
Şimdiki yönetim ise bu radikal kararları almaktan çok uzak. Sezon başında "start"ı iyi veriyorlar ama işler biraz kötü gitmeye başladığında ise elleri ayakları heyecandan birbirlerine dolanıyor. Skibbe ve Bülent Korkmaz örnekleri daha çok taze...
Galatasaray Profesyonel Futbol Takımını 2009/2010 sezonunda çalıştıracak isim ise bugün öğlen saatlerinde kulübün resmi internet sitesinde duyuruldu. Dünya futbolunun yakından tanıdığı bir isim, Frank Rijkaard takımın yeni teknik direktörü oldu. Futbolcuna değinecek değilim. Zira Ajax ve AC Milan formaları altında görmediği kupa, yaşamadığı başarı kalmadı. Kısa teknik direkörlük kariyeri de epey parlak sayılır. Rotterdam'ı küme düşmekten kurtaramamasına karşın ertesi sene Barcelona'nın başındaydı. Katalan ekibinin başında beş sezon kaldı. İki La Liga ve bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşattı bordo mavili ekibe. Kulüpteki son iki senesi pek şaşaalı geçmese de bugünkü efsane Barcelona'yı izleyenler Rijkaard'ı da anmadan geçemiyor. Çünkü kulübe kazandırdığı kupalardan fazlasını verdi o Barcelona'ya. Bir kere takımın bugünkü oyun şablonunun oturmasında payı büyük. Sırf bu yüzden bile şu anki efsane takımın tohumlarının atılmasında pay sahibi olduğunu söyleyebiliriz.
Tabii bunların hiçbiri ilgilendirmiyor bizi. Önemli olan bundan sonra, Galatasaray bünyesi altında, ne yapacağı. Sabahtan bu yana pek çok internet sitesini ve blogları takip ediyorum. Birçok Galatasaray taraftarı belli ki olaylara toz pembe yaklaşıyor. Rijkaard şimdiden başarılı ilan ediliyor. Çok çabuk unutuyoruz yaşadığımız coğrafyanın özelliklerini. Bana soracak olursanız Galatasaray geçtiğimiz sezonun başına geri dönüş yapmıştır. İki Adnan ve bir Haldun geçen sezon başından yeniden başlayacaklar. Bu kez yol ayrımlarında daha önce seçtikleri yolu değil, diğeri seçmek zorundalar. Önlerinde bir hata şansı daha yok. Zor olanı başarıp, Rijkaard'ın arkasında durmayı başarırlarsa, neden olmasın?
Dybala gibi yıldız isim kovalanacağına, Arias gibi asker profiller daha
doğru
-
Jhon Arias ismi, yaz dönemi gündemde ciddi yer tuttu. Ağustos ayı boyunca
bu isi konuştuk ve transferin son günlerine doğru da bitti gözüyle
bakılıyordu...
14 saat önce
4 yorum:
yandaki anketin seçeneklerini tazelemenin zamanı gelmedi mi? ;)
Yooo, olduğu gibi kalmalı bence :) İpleyen de yok zaten :)
ben gelecek teknik direktöre göre oy verecektim, e rijkaard söz konusu olunca şıklar işlevsiz kaldı :)
Sen inanıyor musun yani bu yönetimin hocanın ismini takacağına, ona göre hareket edeceğine? :)
Yorum Gönder