Maçın kolay olmayacağı belliydi. İlk maçta deplasmanda oynanan harikulade oyun ancak bir türlü rakip filelere gönderilemeyen top kendi evimizdeki rövanşta başımıza iş açabilirdi. Bunun yanında takımın moralinin de iyi olduğu söylenemezdi. 4 günde içinde önce Leverkusen'de adeta hezimeti yaşamış, ardından ligin şamaroğlanına dönmüş takımı Kasımpaşa'ya kendi evimizde teslim olmuştuk. Açıkçası Türkiye Kupası'ndaki Fenerbahçe maçı için takımda birşeylerin yolunda gitmediği gayet aşikârdı. Ancak buraya kadar getirip de pes etmek bize yakışmazdı.
Hafta başından beri medyayı takip ettim. İlk maçtaki gibi Fenerbahçe'yi şişiren, Galatasaray'ı aşağılayan haberler yoktu bu kez basında. Buna şaşırmamak gerekti tabii. İlk maçta bu doğrultuda yapılan Fenerbahçe'ye gaz verme işlemi ters tepmişti. Galatasaraylı futbolcuları bir kez daha motive etmeyi istemezlerdi. Susmak Fenerbahçe'ye çeyrek asır sonra Türkiye Kupası'nın kapısını aralatacaksa sessizlik en iyi çareydi belki de. 27 Şubat 2008 Çarşamba gecesi Mecidiyeköy'de, Ali Sami Yen Stadyumu'nun ışıkları yanarken akıllara inleri ve cinleri getiren sessizlik maç boyunca kopacak fırtınanın da habercisiydi sanki. Türkiye'nin kalbinin odaklandığı yerde birşeyler ateşlenmeyi bekliyordu belki de.
Teknik direktör Karl Heinz Feldkamp bu maç için kaleye Aykut'u koymayı tercih etti. Orkun'un insanı her an endişeye düşüren performansından sonra sabırla sıranın kendisine gelmesini bekleyen Aykut için vereceği sınav çok önemliydi. Savunmaya baktığımızda Emre'nin kesik yediğini Song, Servet, Volkan ve Sabri'nin ilk 11'deki yerlerini aldığını gördük. Orta alanda Arda, Lincoln, Barış ve bu sezonun yükselen yıldızı Mehmet Topal görev alırken, ileride ise Hakan ve Ümit gol arayacaktı. Devşirmelerden kurulu rakibimiz ise maça Volkan, Gökhan, Vederson, Lugano, Edu, Selçuk, Aurelio, Deivid, Uğur, Kezman ve Alex ilk 11'i ile başladı.
Henüz karşılaşmanın 30. saniyesinde geldi maçın ilk kritik pozisyonu. Sol kanatta topla buluşan Arda kanadı boyunca bindirdi ve sıfıra yaklaşırken topu ceza sahasına gönderdi. Topu önce düzelten Hakan sonrasında şık bir vuruş yaptı ama rakip kaleci topu aynı güzellikte kornere çeldi. Tribünlerden yükselen 3'lü hâlâ bitmemişti. Maça pozisyonla başlamanın da etkisiyle taraftar ses ayarlarıyla biraz daha oynadı ve takım da buna abluka ile karşılık verdi. Netekim gol için fazla da beklenmedi. Dakikalar 4'ü gösterirken Ümit'in akıl dolu pasıyla ceza sahasına yönelen Kral sol ayağını çok iyi kullandı ve Galatasaray'ı 1-0 öne geçiren golü kaydetti. Ali Sami Yen kendinden geçti.
Golün sonrasında da Galatasaray rüzgârı dinmedi. Orta alanda maruz kaldığı baskı yüzünden yarı alanı geçmekte zorlanan Fenerbahçe pozisyona dahi giremezken, Galatasaray Lincoln ve Hakan Şükür ile çok net pozisyonlardan yararlanamadı. Dakikalar 25'i gösterince çok bile dayanan Lugano kırmızı kartla oyun dışı kaldı. "Hakeme gözlük, eline sözlük" edebiyatı kendisine pahalıya mâl oldu. Bu pozisyondan doğan serbest atışı çok akıllıca değerlendiren Lincoln topu ceza alanı içinde bir anda boşta kalan Ümit'e nişanladı. Ümit'in kavisli vuruşu az farkla dışarıya gitti. İlk yarının son anlarında Lincoln Volkan'a akılâne bir taç atışı gönderdi. Bir anda defansın ardına sarkan Volkan kaleciye karşı karşıya kalmıştı ki maçın hakemi Cüneyt Çakır ilk yarının son düdüğünü çalarak Galatasaray'ımızı muhtemel bir golden etti.
Karşılaşmanın ikinci yarısı ilk yarısına oranla daha kontrollü başladı. Her iki takım da yapılacak en ufak hatanın nelere mâl olabileceğinin farkında gibiydi. Devrenin ilk önemli pozisyonunu 64'üncü dakikada Hakan Şükür buldu. Sol kanatta topla buluşan Volkan, Hakan'a "Bu işi bitir" dercesine harika bir orta yaptı. Arka direkte topa yükselen Hakan çok sert bir kafa vuruşuyla karşılık verdi. Fakat kaleciden seken top savunmanın çabasıyla kornere gönderildi. Bu pozisyondan 2 dakika sonra "atamayana atarlar" kuralı işledi ve sağ kanatta topla buluşan Gökhan Gönül 5 Galatasaraylı'yı geçtikten sonra ceza alanına girerken topa çok sert vurdu ve skora denge getirdi. Ali Sami Yen yaşadığı bir anlık şokun etkisinden çabuk kurtuldu ve takıma verdiği büyük desteğe devam etti.
Golden 10 dakika sonra kullanacağı taç atışında zaman geçirmeye yönelik davranışlarda bulunan Fenerbahçeli Gökhan Gönül ikinci sarı kartını gördü ve takımını 9 kişi bıraktı. Bu dakikadan sonra ataklarını iyiden iyiye sıklaştıran Galatasaray'ımız uzatma anlarında Nonda-Hakan-Ümit üçlüsünün çabalarıyla takımı yarı finale götürecek golü attılar. Sağ kanatta topla buluşan Nonda iki şık çalımla ceza sahasına girdi. Sıfıra kadar indikten sonra topu altı pasa çıkardı. Defanstan seken topun üzerinden atlayan Hakan, Ümit'e pozisyon yarattı. Ve Karan... Affetmedi! Sol ayağıyla çok sert bir vuruş yaptı ve karşılaşmanın skorunu tayin etti. Lâkin o an saha karıştı. Fenerbahçeli futbolcular hazımsızlıklarının acısını çıkartmaya and içmişti bir kere. Kaleci Volkan hızını alamayıp Lincoln'ün kasıklarına bir tekme savurunca saha savaş alanına döndü. Önce Volkan, ardından Lincoln oyundan atıldı.
Maç 2-1'lik üstünlüğümüzle sona erdi. Galatasaray'ımız Fenerbahçe'nin 26 yıllık kupa özlemini bir başka bahara ertelerken ismini yarı finale yazdırdı. Ağzı torba olmayan ve dolayısıyla büzülemeyecek olanlar ise konuşmaya devam ettiler tabii. Ne hakem kaldı uğraşmadıkları ne de Galatasaray. Hakemin maçı katlettiğini söyleyenler 2 sene evvel oynanan ve 4-0 kazandıkları maçın ardından aynı hakemi Türk futbolu için gelecek vaat ettiği için kutluyorlardı. Sonra bir de gol anına dek 9 kişi oynayan Fenerbahçe'yi Galatasaray'ın zor yendiğini söyleyenler vardı. Bunlar Galatasaray'ın 7 kişi kaldığı maçta Fenerbahçe'nin döktüğü ecel terlerini unutuverdiler bir anda. Bir de Galatasaraylı futbolcuların maçtan sonraki sevincine taktılar. Fazla abartmışlar. Oldu canım! Sen 1 aydır ortamı ger, Galatasaraylı futbolcuların onurlarıyla oyna, sonra adamlar kazanılan maçın ardından sevindiler diye onları eleştir... Ne güzel dünya be! 2 sene önce Tuncay'ın hindilerini hatırlatmamı ister misiniz?
Hazmededurun!
Mikautadze ile oyun düzenini çok daha güçlü kılarsın
-
Dybala'nın ismi geçti, kimini heyecanlandırdı, kimi ise yanlış tercih dedi.
Ben heyecanlanmadım ama yanlış hamle olduğunu da düşünmedim. Geldiğimiz
sevi...
23 saat önce
1 yorum:
o volkan ....... ı ne hakla gelipte Lincoln e vuruyo.zaten adı üstünde terbiyesizzzzzzzzzz
Yorum Gönder