27 Şubat 2008 Çarşamba

Bir Dönem Sona Eriyor

Galatasaray'da 6 yıllık Özhan Canaydın dönemi iyisiyle kötüsüyle sona eriyor. 2002 senesinden bu yana Galatasaray Spor Kulübü başkanlığını yapmakta olan Özhan Canaydın geçtiğimiz günlerde mart ayında yapılacak olan seçimlerde yeniden aday olmayacağını açıkladı. Uzun zamandır taraftarın hararetle gerçekleşmesini beklediği arzusu en nihayetinde son bulacak. Peki Canaydın görev süresince neler yaptı ya da yapamadı? Burada kör ölür badem gözlü olur edebiyatı yapmayacağım. Ancak yine de aklımda olanları yazmak istiyorum.
Özhan Canaydın 2002 senesinde kulübü devraldığında takım Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamış, ligde üst üste şampiyonluklar elde etmiş ve Türkiye şartlarının çok çok üstünde bir kadroyla mücadelesine devam etmekteydi. Mart 2002'den itibaren geride bırakılan 6 sene her sezon Avrupa'da yaşamaya alışık olmadığımız başarısızlıklar, ligde verilen mücadelede bile zorlanmalar, adı sanı duyulmamış isimleri takıma kazandırmalar, Fatih Terim, Gheorghe Hagi, Mircea Lucescu, Bülent Korkmaz, Arif Erdem, Hakan Ünsal, Ergün Penbe gibi Galatasaray ile bütünleşmiş isimlerin harcanması, Fenerbahçe'ye karşı alınan ağır yenilgiler ve en büyük rakibimizi kutlamak için birbirine vurulan eller ile geçti. Peki hiç mi olumlu şeyler olmadı? Oldu, ama sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. 2006'da alınan efsanevi şampiyonluk ve 2005'de Fenerbahçe'ye atılan 5 golün sonrasında elde edilen Türkiye Kupası verilen sözlerin yerine getirilememesini telafi etmedi ne yazık ki?
Bu noktada sorulması gereken soru "Gerçekten bütün suç Canaydın'da mı?" olmalı. Süren ve Cansun döneminde tohumları atılan kaos döneminin cefasını çekmek Özhan Canaydın'ın suçu muydu? 10 yıldır kulübün en önemli projesi olarak lanse edilen Yeni Ali Sami Yen Stadyumu için bir türlü temel atılamaması da mı onun suçuydu? 2002 seçimlerinden önce medyada verilen vaatleri ve hiçbirinin gerçekleşmediğini düşündüğümüzde kesinlikle suçlu Canaydın. Zaten kendisinin hatası da burada ortaya çıkıyor. O vakitler kendisi dürüst davranıp da beklentileri yüksek tutmasa ve kulübün içinde bulunduğu durumun kısa vadede başarı getiremeyeceğini söylese en azından bırakırken ardından bir "Güle güle başkan" diyecek olan birileri olurdu. Fakat hepimiz biliyoruz ki bu ülkede bir yerlere gelmek bir şeyleri başarmaktan daha önemli bir yere sahip. İçi boş vaatlerin kimseye bir yararı olmuyor maalesef.

Hiç yorum yok: