Galatasaray erkek basketbol takımı bu sezon rakiplerine karşı verdiği mücadele kadar kendi içindeki sorunlarla da mücadele ediyor fakat tüm bu vahim tabloya karşın yine de ligin tozunu attırmayı başarıyor. Sezon başında takımda tutulamayan oyuncular, bir türlü bulanamayan "coach" ve dolayısıyla adam bulamayınca Murat Özyer ile devam kararı, Ziziç'in takım içinde sorunlar yaşaması ve kendi kulüp aramaya başlaması, Ayhan Şahenk'in önemli maçlar dışında 10-20 kişilik bir taraftar grubu tarafından tavaf edilmesi... Tüm bunlara geçtiğimiz hafta sonu mağlup olduğumuz Beşiktaş maçının ardından antrenör Murat Özyer'in takım ile ilişkisinin kesilmesini de ekleyelim. Beko Basketbol Ligi'nde geride bırakılmış bir 12 hafta var ve Galatasaray oynamış olduğu iki büyük maç dışındaki tüm maçlarını kazanmış. O iki mağlubiyet de bilindiği üzere Efes Pilsen ve Beşiktaş Cola Turka'ya karşı alınmış. Özellikle geçtiğimiz hafta oynanan Beşiktaş maçında takımın kazanmak için en ufak bir çaba dahi sarfetmemiş oluşu, Murat Özyer'in yerine yardımcı antrenör Koray Mincinozlu'nun getirilişi ve sıradaki rakibin son üç maçında rakip potalara 100'er sayıdan aşağı atmayan Fenerbahçe Ülker oluşu Galatasaray için 13.haftayı çok anlamlı kılıyordu. Ezeli rakibe mağlup olmak, galibiyet alışkanlığından vazgeçmek, ligdeki istikrarı kaybetmek... Ya da ezeli rakibi yerle yeksan etmek, takım üzerindeki karabulutları dağıtmak ve bu ligde yıllar süren hasreti en nihayetinde bitirebileceğimize dair olan inancımızı kamçılamak... Dün ikinci seçeneği seçti Galatasaray!
Günler öncesinden bitmişti karşılaşmanın biletleri. Öyle ki maç günü Ayhan Şahenk etrafında salona girmeyi bekleyen ancak yer olmadığı için giremeyen fazladan 1500 taraftar vardı. Tahmin ediyorum bu durum da Türk basketbol tarihinde bir ilktir. Salonun içi ise adeta bir karnaval alanı gibiydi. Pankartlar, sarı-kırmızıya boyanıp gelmiş binlerce insan, tezahüratlar... Geçtiğimiz seneki atmosfer birebir yakalanmış, hatta üstüne dahi konmuştu. İki taraftar biri üzerine düşeni yapmıştı. Üzerine düşeni yapma sırası artık takımdaydı... Fenerbahçe Ülker karşılaşmaya Emir Preldzic'in sayıları ile başlamış olsa da çabuk toparlanan Galatasaray Zizic, Hüseyin Beşok ve Atkins ile arka arkaya bulduğu sayılar ile 14-0'lık bir seri yakaladığında dakikalar 9'u gösteriyordu ve skor tabelasında 23-11'lik bir Galatasaray üstünlüğü göze çarpıyordu.
İkinci çeyrekte farkı kapatmak için uğraşan konuk ekip savunma güvenliğini ikinci plana bıraktı ve Galatasaray potasında skor üretmeye başladı. Fakat son derece istekli ve inanmış bir Galatasaray vardı karşılarında. Günün adamı Hüseyin Beşok'un önderliğinde saldıran Galatasaray rakibin öne geçmesine fırsat tanımadı ve karşılaşmanın ilk yarısı Galatasaray'ın 35-30'luk üstünlüğü ile tamamlandı.
Üçüncü çeyrek ile birlikte karşılaşmanın ivme kazanacağı tahmin ediliyordu ve öyle de oldu. Fenerbahçe'de Emir Preldzic takımını ateşlemek için çırpınırken takım arkadaşları mağlubiyeti çoktan kabullenmiş gibiydi. Preldzic'in sayıları ile maça tutunmaya çalışan Fenerbahçe'nin gardı Hüseyin, Graves ve Zizic üçlüsünün bombardımanları karşısında düştü. Preldzic'in çeyreğin son anında kaydettiği 3 sayılık atış ile Fenerbahçe umutlarını son çeyreğe taşıdı.
Son çeyrekte tribünlerin desteğini artırması ve salonun duvarlarının sallanmaya başlaması ile takım arkasındaki desteği daha iyi hissetmeye başladı ve Fenerbahçe'ye karşı harika bir savunma uygularken hücumda da sayı üretmeye devam etti. Son çeyrekte özellikle Hüseyin ve Antonio Graves'in sazı eline alması ile birlikte karşılaşmanın son 6 dakikasına Galatasaray 15 sayılık bir farkla, 66-51, üstün girdi. Kalan dakikalarda Fenerbahçe Ülker'in son çırpınışları fayda etmedi ve Galatasaray rakibini 16 sayılık bir farkla, 78-62 mağlup etmeyi başardı.
Galatasaray'da geçtiğimiz yılki maçta olduğu gibi bu maçta da galibiyetin başmimarı Hüseyin Beşok oldu. Kenarda Tanjevic'i gören Hüseyin bir başka oynuyor, bu kesin artık. Beşok 23 sayı, 11 ribaund ve 4 asistlik performansı ile göz doldururken; 15 sayı ile oynayan Graves de galibiyette büyük pay sahibi olan bir diğer isimdi.
Bu sonuçla birlikte Galatasaray 13'üncü maçında 11'inci galibiyetini alırken, Fenerbahçe Ülker 13'üncü maçında 4'üncü mağlubiyetini aldı.
Futbol, basketbol, voleybol ya da herhangi bir spor dalı... Farketmiyor aslında... Bir takım hoca değişikliğine gittiği vakit bir tempo kazanıyor. Dünkü Galatasaray'da bunu gördük. Fakat dünkü galibiyette bu faktörün katkısı son derece azdı. Esas olan takımın hafta boyunca biriktirdiği motivasyondu. Öyle ki son üç haftadır rakip potalara 100'den aşağı sayı bırakmayan bir Fenerbahçe'ye 62'den tavşan yaptırabilmiş olmak bunun kanıtı. Maçtan bir gün önce resmi internet sitesinde bu performansa atıfta bulunarak "Taraftar Yine Fark Bekliyor" manşeti atan bir kulübe yılın kapağını taktık. Var mı ötesi!
İlk 11 oynadığı ya da oynayacağı maçlar üzerinden eleştiri getirmem
-
Son dakika galibiyeti "rakibin kendi kalesine attığı golle" gelmiş olsa da,
rakibi hataya zorlayan isim Batshuayi. Kazanılan penaltıda da golü rahat
bul...
1 gün önce
1 yorum:
Hello,
it is a bit suprise this important gap in the score.
Regards,
http://saqueneutral.blogspot.com/
(a blog about sport in English and Español)
Yorum Gönder